16 Kasım 2017 Perşembe

Yabani Olmak Korkutmasın





Olur ya, şöyle bir diyalog seni rahatsız edebilir:
“Nasılsın canım?”
“İyiyim be ağabeyim, sizi gördüm daha mutlu oldum!”
Başkaları bu dostluk şaşaasında nefes almaktan hoşnut olabilir; onlara saygı duyarsın…
Sana gelince abartılı yakın arkadaşlık kumaşında sahtelik tarazları gözüne batıyorsa elinden ne gelir?
Dışarı yansımasın istersin, sıkıntının…
Sonunda oyundan düşersin…
∘∘∘

Ya canım-ciğerim oyununun gönüllü oyuncusu olacaksın, ya da sana “yabani” diyecekler…
∘∘∘

Toplumun kumaşı hassastır, insanlar arası candan sıcak ilişkiyle örülür, gibi absürd argümanlar havada uçuşacaktır…
Yaptığın yanlışın büyüklüğünü kafana sokabilmek için!
Hemen anımsaman için bir destek görüş getireyim sana 17. Yüzyıldan:
La Rochefoucauld’dan (ö. 1680), ünlü Fransız aforizmacı aristokrat,:
“İnsanlar birbirlerini aldatmasalar, uzun süre bir arada yaşayamazlardı…”
∘∘∘

Ben insanlardan ayrı kalamam, topluma bir şeyler vermek için yaşıyorum, diyorsan, inanmayacaksın ama –hayatın cilvesi işte- onun ilk koşulu da  tek başına kendine yeterli olmaktır…
İnanmazsan araştır geçmişi,  bak bakalım, imrendiğin kaç kişi sıcak kanlı, insan aşığı, arkadaş canlısı, herkesle dost, sohbetten sohbete, davetten davete, canım cicim, candan insan aurası yayarak yaşamış?
∘∘∘

Elbette işe yarar insan olmayı garanti etmiyor, yabanilik (!);
Ama fabrika ayarlarındaki saklı becerilerini merak ediyorsan, ortaya çıkarmak için en azından “yabani” denmeyi haklı çıkaracak denli kendine zaman ayırmak zorundasın…
Hangisi daha riskli?
Yabani görülmek mi, yoksa kendine rastlamadan bu dünyadan çekip gitmek mi?

∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder