13 Kasım 2017 Pazartesi

İnsanın Çıkmazı




Canlıların birçok türü gibi insanlar da toplu halde yaşar.
Büyük çıkmazdır bu insan için.
Kendini unutur topluma benzemeye kalkarsın.
İzini kaybetmiş insan ruhunu da kaybeder…
Olanların farkında olmaman ruhunu kaybettiğindendir.
Aklın başına geldiğinde –ki garantisi yoktur- zaman kaybetmiş olursun…
Ancak pişmanlık için hiçbir durak geç değildir.
∘∘∘

Toplum anne-babayla başlar…[1]
Kardeşlerle boy atar…
Evlilikle yürür…
Mahalleyle, kasabayla, şehirle, ülkeyle, dünya ile içinden çıkılmaz labirente döner…
İzini yitirdiğin bataklığa düşmüşsündür!
∘∘∘

Her insan yeni bir görevdir:
Bataklıkta izini sürmeye hükümlüdür…
İz sürmeyi ayakta kalmakla karıştırır çoğu…
Artık zehirlenmiş, uyuşmuş, kaybetmiştir topluma karşı…
Ona –topluma- bile yardım edemez duruma düşmüştür…
İstese de elinden gelmediğini görecektir;
Oyunda yenilmiştir.
Sürçer, renklerini kaybeder, sıradanlaşır…
∘∘∘

İnsan engelleriyle doğar:
Bencildir, kusursuz olduğunu sanır, sağ kalmaya programlıdır…
Duygu dediği, içindeki otomatik pilotun elindedir…
Toplumdan hiç yardım alamaz, tersine eğitimle bencilliği ve duyguları pompalanır…
Bencilliğinin ve uyanıklığının belgesidir çoğu kez diploma…
Toplumun ruhu ve eğitimin nefesi, kendi izini sürme coşkusunu zincirlemek  üzere tasarlanmıştır…
Kurtuluşun olacaksa topluma ve –çoklukla- eğitime karşın olacaktır…
∘∘∘

“İnsan durumundan yakınır, aklından şikâyet etmezmiş…”
 “Dünyayı yöneten insanın yaradılışı ve talih…” sözüne doğru yönde söylenmiş bir hayat mühendisliği düsturu diye bakıyorum…
Toplumun projektörleri yerine kendi cılız ışığında mizacının izini sürmezsen hayatını başkaları yönetecektir:
Oyun sana çalışıyorsa mesele yok, değilse günün birinde adına çıkacak faturayı beklemelisin!  
∘∘∘



[1] Annelik, toplumun üstündedir; eşi bulunmaz bir kurum olarak her şeyden ayrılır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder