Umut, uygarlıkla bilimin
örtüştüğü yerde, diye yazdım…
45 yıl önceki çalışma arkadaşım Erol
Kara “acaba öyle mi?” diye karşıladı.
“Umut uygar olanlarda ise,
olmayanlar tümüyle umutsuz mu?”
Değil elbette!
Dünyada hâlâ uygarlığı tümüyle
reddederek 150 bin kişi yaşıyor!
Kimse mutsuz olduklarını
söyleyemez!
∘∘∘
Yazdıklarımın ne olmadığını
biliyorum:
Bilimsel yazılar değil; bir iddiayı
atıp insanları inandırma amacım yok.
Yaşamak benim için “düşünmek… yola
çıkmak…”[1] ayakta kaldığın sürece yürümek…
Ayağıma takılan taşları yazıyorum
o kadar:
Yalnızca sonuçları…
Açıklama yapmıyorum, ikna etme
çabam yok; yalnızca göstermeye çalışıyorum…
Becerebildiğim kadar kısa…
∘∘∘
Hayata boş vererek tasarlanmış
gündelik hayatta, insanlar senin yazılarını mı deşifre etmeye çalışsın!
Ne diyeceksen, göster; becerebilirsen, okurların duygulanım yelpazesinde yer bulursun…
Yazdıkların fazlasıyla yoruma
açık kalırmış…
Kabullenirsin!
∘∘∘
Uygarlık deyince ben:
İnsanların istemediği işlerde
çalışma mecburiyetini kaldırmayı birincil hedef gören bir toplum görüyorum.
Yurttaşların en yalın haliyle, insan
gibi ayakta kalmalarını güvence altına alan;
Tüm hayat alanlarını ve canlıları
değer bilen;
Okullarında öncelikle niçin
dünyaya geldiysen onu ortaya çıkarmanın yollarını öğreten bir medeniyet düşlüyorum…
Benimkisi ütopya, hayal…
∘∘∘
Bu fikri uygarlığımız henüz kabul
etmiyor!
‘Doğru hayatı’ insan teki için yazıyorum...
∘∘∘
‘Bilgi’ye gelince, onu aramayan ‘umut’
benden uzak!
‘Umut’un, bilimden ve de uygarlıktan
uzakta da yeşerebileceğini dahi yine ‘bilgi’yle söküyorsun!
Bilim dediğim, hayata gözünü
kapayan değil, onu kapsayan…
Böyle düşünerek “Umut uygarlıkla
bilimin örtüştüğü yerde…” dedim!
Erol eksiği gördü!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder