Hak ediyor saygınlığı bilim.
Sayesinde doğayı laboratuvara
sokmayı başardık, canlı cansız…
Egemen oldu insanlık(!), dağa
taşa, can taşıyan her varlığa; insan dahil…
∘∘∘
İnsanlık dünyanın efendisi diye
yazıyor kitaplar;
Ama insanlar tutsak hissediyor,
çoğunluk…
İnsanlığın esiri!
∘∘∘
İnsan fen’e -bilime- teslim etmiş kendini;
her alanda…
Var olanların bilgisini mi
arıyorsun?
Doğru yerdesin…
Aman dersin yalnızca, kâr,
bilgiyi sulandırıp kirletmesin!
Fen, diye, ekonomiyi, sosyalı,
politikayı bilim gibi satmasın!
∘∘∘
Peki, doğru hayatın ne olduğunu
fen bilir mi?
Bilmez!
Neden, çok mu önemsiz hayat?
∘∘∘
Fen, ‘var olanların bilgisini’
arar; gözlemle, akıl yürütmeyle, sınayarak…
‘Varlığın bilgisinin’ peşinde
değildir…
∘∘∘
“Var olanların ‘olmasının’”
anlamıdır, varlık bilgisi…
Örneğin insanın sevinçli
olmasının, yaşama katlanamaz olmasının, kendini unutmuş olmasının…
Bilim uyanıklık etmiş konu dışı
bırakmıştır bunları.
İyi ki bırakmıştır; bu yüzden
başarılıdır!
∘∘∘
‘İnsanın olması, olagelmesi’ ‘hayatın
kendisidir…
Bilimden öğrenemezsin onu.
Eksikli bilimi tamamlamazsan...
Hayatın gizemini kaybetmiş bulursun
bir gün kendini.
"Neden her şey var da, hiçbir şey yok?”, diye sormayı bile unutursun…
∘∘∘
İçindeki sesi dinlemeden eksiğini
tamamlayamazsın!
Sinir sargılarının -genlerinin- dilini
bilmeden anlamazsın kendi sesini!
Doğaya -Tanrı’ya- en yakın yerden
geliyordur…
Gündelik sıradan dil değil,
şiirin dilini konuşuyordur…
∘∘∘
Şiirin dili, şekildir kafanda
canlanan;
İmgedir zihnine çizilen…
Sözcüklerle, benzetmelerle,
metaforlarla…
Manzumelerle karıştırma, bunlar
yüksek şiir…
Süslü söylemek değil, gerçek’e
ses vermektir muratları…
İmgeleri, metaforları süs değil,
birer iddiadırlar!
Beğenirsen, alır denersin; gerçek
olurlar…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder