17 Şubat 2017 Cuma

Hayatın Anlamına Vazgeçerek Yaklaşılır





 İnsan tuhaftır.

“Burda ne işim var?” demez.

“Hayatın anlamı ne ki?” diye sorar.

Fiyakalı olsun ister.
∘∘∘


Hayatın bir anlamı, amacı, hedefi ille de olmalı mıdır?

İnsan gibi üstün(!) bir canlı ise, bu serüven mutlaka anlamlı mıdır?

Bir hafta yaşasan iki dost gibi sokağındaki köpekle;

Kolayca anlarsın hüsnükuruntu olduğunu bu düşüncenin.
∘∘∘


Kendine geldiğinde iki seçeneğin önündesin:

Karanlık bir yokluk, biri: Ölüm…

Kaos!

Belirsiz bir sokak, diğeri: Hayat…

Macera!
∘∘∘


Yapmak İstediklerinin bahçesinde yeşermiş arzuların…

Sarhoşsun, başını döndürmüş ümitlerin.

Hesaplanamaz risklere, yalanlara, korkulara bindirip dağılacağını görmezsin onların.

Hep böyle olur:

İstediklerini hayal eder, yola çıkar;

İstemediklerinden vazgeçerek ilerlemen gerektiğini yolda öğrenirsin…

İstediklerin –istisnalar dışında- senden istenendir, sahtedir…

Vazgeçtiklerin, içindeki sesin reddettiğidir, hakiki…
∘∘∘


İçindeki sesin türküsüdür, anlam diye ne varsa…

Hayatın değil, senin…

“Benim içimde tık yok!” mu diyorsun?

Ya, vazgeçmeyi beceremiyorsun, fazla ciddiye alıp boğuyorsun elindeki güvercini;

Kaçırmayım diye özenirken…

Ya da, işine yaramadığını sandığın sesleri duymuyor;

Çıkarlarını seslendirmesini istiyorsun ruhunun!

∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder