Dünyanın bütün gündelik hayatları
sıradandır, ışıksızdır, tekdüzedir, monotondur…
Sokağın –gündelik hayatın-
boyunduruğundan kurtulmadıkça insan kendi rengine kavuşamıyor.
Yalnızca sizin gördüğünüz
gökkuşağıdır kendi renginiz…
Altından geçerken içinizdeki sesi
duyarsınız…
Ben, dersiniz, bunun için dünyaya
gelmişim…
Ne hayat ne de ölüm korkusu
yanınıza uğrar…
Artık içinizden geldiği gibi yaşayacak
kadar cesursunuzdur…
∘∘∘
Sıradanlığın tipik belirtisi
yaşamdan ve ölümden korkudur…
Kalabalıklar arasında kaybolmak
istersiniz…
Gemi azıya almış bir yaşam
coşkusunun rüzgârını tanımazsınız…
Açıklardan ürkersiniz…
∘∘∘
Eğitimin sıradanlığı ortadan
kaldırdığı şehir efsanesidir…
Tersine, okulların programları
dünyayı kavrayan değil, gündelik hayatta bunalmayacak insan yetiştirmeye
dönüktür…
İnsanın kendisine giden yolu
aydınlatmaz eğitim, can sıkıcı sokaklar zoraki gülücüklerle dolsun ister…
∘∘∘
İçinizdeki sesi duymak eğitim istemez…
Sezgilerini ve duygularını
ciddiye alacak, üstüne düşünebilecek cesaret ister…
Soru soracak, cevaplarının
izinden gidecek; sanattaki ve doğadaki güzelin özgürlüğün yansıması olduğunu
görecek bilgelik ister…
∘∘∘
Sıradanlığı tanımak kolaydır…
Toplumun dikte ettikleri yerine duygularınızı önemseyin yeter!
Yaparken bunaldığınız iş,
konuşurken bunaldığınız kişi sizin
için sıradandır…
∘∘∘
Sıradanlıktan kurtulmak
zordur…
Sağduyunun duvarları dikilmiştir önünüzde!
Çok kazanmak için ‘işinizi’,
sosyal kalabilmek için ‘anlamsız
dostlarınızı’ terketmez, size özel gökkuşağını görmeden ölürsünüz!
Hayat korkusunu atamadan…
Dünyanın bütün yağmurları, güneşleri, rüzgârları, dağları, ovaları aynıdır…
Değişik olan içinizden geçenler…
Topluma yaranmak derdinden onları dinlememişsinizdir…
∘∘∘
Toplum sistemi düşünür sizi değil!
Yarandıkça kaybedersiniz…
Duygularınızı dinleyip bir adım geride bıraktığınız bunaltınız, aslında bir adım uzaklaştığınız sıradanlıktır…
Kendinize bir adım daha yaklaştınız demektir…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder