2 Mayıs 2016 Pazartesi

İnsan Olmakla Düştüğümüz Durum


İnsanlık durumudur…

Kendinizi bildiğiniz andan bu yana insanlık durumunun içindesiniz.

Anımsamaya çalışın, yaşamınız süresince ne denli geriye gidiyorsunuz…

İlk hatıranız kaç yaşınızda?

O andan beri insanlık ne durumdaysa siz de o durumdasınız.
∘∘∘


İnsan olarak durumunuz şöyle:

Gelecek denen alacakaranlığa yürüyorsunuz…

Bazen puslu, bazen sisli, bazen de karanlık bir belirsizlğe…

Bilinmezlik endişesi ensenizde…

Diz çöktüren hayat korkusu içinizde…
∘∘∘


Bilirsiniz, son, hoş değildir…

Ölümün kendisi veya mevzisinden gelmez dehşeti…

Zamanıdır kabullenemediğimiz…

Entellektüel cephanemizin yetip yetmeyeceğidir ölüm korkusu.
∘∘∘


Bu koşullar altında hayatımı nasıl anlamlı kılabilirim?..

İnsanlık durumunun temel sorusudur.

Yalnızca size özel yanıtınızla insanlık durumuyla yüzleşirsiniz…

Her insandan yalnızca bir tane vardır. Siz de biriciksiniz…

Ne kadar insan varsa o kadar değişik cevabı vardır bu sorunun…

Büyük yalnızlığımız, cevabın yalnızca kendi mutfağımızda pişmesindendir.
∘∘∘


Bilimden –iyimser olursak, henüz- yardım alamazsınız.

“Bilimin tüm zaferlerinde bilgelikten yoksunluk göze çarpar…”

Matematik gibi müthiş bir kılavuz elinde, doğayı adım adım keşfetmenin sarhoşluğu içindedir bilim.

Şirketler ancak bu alanda destek vermektedir bilime…

Hayatın doğasına sıra ne zaman gelir, bilmiyoruz.

Bilim için hayat metafiziktir, matematiğe vurulmaz, bu nedenle pek önemli değildir.

Sizin için de önemsiz mi?!

“Her birimizin apayrı birer insan teki olması, hem sıkı gözetim altındaki hapishanemiz, hem de göz ucuyla baktığımız cennetimizdir.

Varolmamızın değil, yaşamamızın nedenidir…”[1]
∘∘∘



[1] (Tüm alıntılar) John Fowles (ö. 2005)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder