İnsanlık durumudur…
Kendinizi bildiğiniz andan bu
yana insanlık durumunun içindesiniz.
Anımsamaya çalışın, yaşamınız
süresince ne denli geriye gidiyorsunuz…
İlk hatıranız kaç yaşınızda?
O andan beri insanlık ne
durumdaysa siz de o durumdasınız.
∘∘∘
İnsan olarak durumunuz şöyle:
Gelecek denen alacakaranlığa yürüyorsunuz…
Bazen puslu, bazen sisli, bazen
de karanlık bir belirsizlğe…
Bilinmezlik endişesi ensenizde…
Diz çöktüren hayat korkusu içinizde…
∘∘∘
Bilirsiniz, son, hoş değildir…
Ölümün kendisi veya mevzisinden
gelmez dehşeti…
Zamanıdır kabullenemediğimiz…
Entellektüel cephanemizin yetip
yetmeyeceğidir ölüm korkusu.
∘∘∘
Bu koşullar altında hayatımı nasıl
anlamlı kılabilirim?..
İnsanlık durumunun temel sorusudur.
Yalnızca size özel yanıtınızla
insanlık durumuyla yüzleşirsiniz…
Her insandan yalnızca bir tane
vardır. Siz de biriciksiniz…
Ne kadar insan varsa o kadar
değişik cevabı vardır bu sorunun…
Büyük yalnızlığımız, cevabın
yalnızca kendi mutfağımızda pişmesindendir.
∘∘∘
Bilimden –iyimser olursak, henüz-
yardım alamazsınız.
“Bilimin tüm zaferlerinde
bilgelikten yoksunluk göze çarpar…”
Matematik gibi müthiş bir
kılavuz elinde, doğayı adım adım keşfetmenin sarhoşluğu içindedir bilim.
Şirketler ancak bu alanda destek
vermektedir bilime…
Hayatın doğasına sıra ne zaman gelir,
bilmiyoruz.
Bilim için hayat metafiziktir, matematiğe vurulmaz, bu nedenle pek önemli değildir.
Sizin için de önemsiz mi?!
“Her birimizin apayrı birer
insan teki olması, hem sıkı gözetim altındaki hapishanemiz, hem de göz ucuyla
baktığımız cennetimizdir.
Varolmamızın değil, yaşamamızın
nedenidir…”[1]
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder