19 Mayıs 2016 Perşembe

Kahramanlık Öldü mü




Bir kişinin fark yaratacağına aklınız yatıyorsa sizin için kahramanlık hâlâ ayaktadır.

Ölmemiştir…

Kahramanlar kurtuluş savaşlarında boy atar…

‘Kurtuluş’ insanların rüyalarını ısıtan tek güneş olduğundan kahramanlara saygı zirve yapmıştır.

Bir de “antik yunanda moda idi artık anti sosyal davranış sayılıyor kahramanlık…”[1]
∘∘∘


Nasıl kahraman olunur emin değilim, ama nasıl olunmayacağından kuşkum yok:

İçinizdeki insanın sesini dinlemeden, ne kendiniz olabilirsiniz, ne de kahraman…

İçinizdeki insan, ne için yapılmışsanız o sesi verir…

O sesi dinlenmeden bırakın kahraman olmayı can sıkıntısından bile kurtulamazsınız!
∘∘∘


Tek başına fark yaratabilmek tek başına var olabilmektir…

Sosyal olmak elbette hayatın önemli bir rengidir…

Ancak siz istediğiniz kadar…

Daha fazlasında, hep verirsiniz, alamazsınız…

Ruhunuzun sesi kısılır… Kendinize küsersiniz.
∘∘∘


Faydacılık –pragmatizm- kahramanlığı sevmez…

İnsanlar içlerindeki sesi dinlemeye başlarsa ‘büyümenin’ rap-rap’ına ayak uyduramazlar…

Büyüyerek –doğayı ve kendi türünü yok ederek- gelişmek yerine ‘büyümeden paylaşarak’ daha iyi bir dünya yaratmanın yolunu bulmak zorundayız…

Kolay değil elbette, ama kahramanlık kolay mı?
∘∘∘


Sosyalleşme nakaratları bizi kandırmasın!

“Yalnız ahlaklı ve erdemli yaklaşım sergileyen, toplumun sahte nezaketinin gerektirdiği törenleri ve saçmalıkları es geçebilen insanlarla görüşeceğimize karar verdiğimizde, hemen hemen tamamını yalnız geçireceğimiz bir yaşamla baş başa kalırız”[2]

Önce kendimizle barışır ardından başkalarıyla el şıkışırız…

Kendimize giden yolu hiçbir şey tıkamamalı!
∘∘∘



[1] A.Huxley (ö. 1963)
[2] Nicholas Chamfort (ö. 1794) Fransız ahlakçı yazar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder