Bir kişinin fark yaratacağına
aklınız yatıyorsa sizin için kahramanlık hâlâ ayaktadır.
Ölmemiştir…
Kahramanlar kurtuluş savaşlarında
boy atar…
‘Kurtuluş’ insanların rüyalarını
ısıtan tek güneş olduğundan kahramanlara saygı zirve yapmıştır.
Bir de “antik yunanda moda idi
artık anti sosyal davranış sayılıyor kahramanlık…”[1]
∘∘∘
Nasıl kahraman olunur emin
değilim, ama nasıl olunmayacağından kuşkum yok:
İçinizdeki insanın sesini
dinlemeden, ne kendiniz olabilirsiniz, ne de kahraman…
İçinizdeki insan, ne için
yapılmışsanız o sesi verir…
O sesi dinlenmeden bırakın kahraman
olmayı can sıkıntısından bile kurtulamazsınız!
∘∘∘
Tek başına fark yaratabilmek tek
başına var olabilmektir…
Sosyal olmak elbette hayatın
önemli bir rengidir…
Ancak siz istediğiniz kadar…
Daha fazlasında, hep verirsiniz,
alamazsınız…
Ruhunuzun sesi kısılır… Kendinize
küsersiniz.
∘∘∘
Faydacılık –pragmatizm-
kahramanlığı sevmez…
İnsanlar içlerindeki sesi
dinlemeye başlarsa ‘büyümenin’ rap-rap’ına ayak uyduramazlar…
Büyüyerek –doğayı ve kendi türünü
yok ederek- gelişmek yerine ‘büyümeden paylaşarak’ daha iyi bir dünya
yaratmanın yolunu bulmak zorundayız…
Kolay değil elbette, ama
kahramanlık kolay mı?
∘∘∘
Sosyalleşme nakaratları bizi
kandırmasın!
“Yalnız ahlaklı ve erdemli
yaklaşım sergileyen, toplumun sahte nezaketinin gerektirdiği törenleri ve
saçmalıkları es geçebilen insanlarla görüşeceğimize karar verdiğimizde, hemen
hemen tamamını yalnız geçireceğimiz bir yaşamla baş başa kalırız”[2]
Önce kendimizle barışır ardından
başkalarıyla el şıkışırız…
Kendimize giden yolu hiçbir şey
tıkamamalı!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder