Uygarlıktır…
İnsan türü dışında tüm canlılar
bu özgürlüğe sahiptir…
Beynine düşünce saplanan insan, dünyaya egemen olmuş ancak çalışmama özgürlüğünü yitirmiştir…
Asgari şartlarda yaşamını sürdürebilmek
için kendini yiye bitire çalışmaya zorlayan insan peydahlanmıştır…
Tanımınız bu olunca dünyada uygar
toplum sayısı pek azdır.
İskandinav ülkeleri, Fransa…
Başka var mı?
Hemen çıkaramadım…
∘∘∘
Birincil amacınız uygar yaşam olunca,
İstemediğiniz işte çalışmama özgürlüğünü bayrak yapıyorsunuz…
Zararın neresinden dönerseniz kâr
sayıyor…
Geçen yılları unutup geleceği
kurtarmaya çalışıyorsunuz…
∘∘∘
Bir roman kahramanı hatırlıyorum…
Fahişe, güzel bir kadın; bilerek,
isteyerek fahişelik yapıyor…
İlerde istemediği işte çalışmama
özgürlüğüne kavuşmak için…
Öylesine çok para kazanacak ki,
bir noktada artık harcayamadığı kadar parası olacak…
Ve de özgürlüğünü kazanacak…
Uygar ve özgür olabilmek için
köleliğin en kötüsüne razı olduğunu sanıyor…
Kazanıyor, harcıyor; kazanıyor
harcıyor…
Sonunda ruhu yolunu şaşırıyor,
tükeniyor, bitiyor…
∘∘∘
Teslim olunca, kaçınca
direncinizi yitiriyorsunuz…
İçinizdeki insanın sesi kısılıyor,
ruhunuz parçalanıyor…
Mutlu olmak için sinirlerinizi
aldırıp acı duymamaya çalışmak gibi bir şey…
Acı duymuyorsunuz ama mikroplara
karşı işaret fişeklerinizi yitiriyorsunuz…
Zamanında koruma hamleleri
yapamıyorsunuz…
Düşmanlarınız başıboş kalıyor…
Bildikleri gibi at oynatıyorlar…
Sonunda yeniliyorsunuz!
∘∘∘
İstediğimiz işi kimse vermiyor!
Bedeller ödeniyor!
Devlete, topluma sitem edip
durmak kurtarmıyor!
Kendinizden başka gidecek yeriniz
olmadığını görünce yolculuk başlıyor…
Anlamaya çalışıyorsunuz, ne için
buralarda olduğunuzu…
Arkası geliyor… Çorap söküğü gibi:
Çalışmak erdem değildir!
Zorunluluktur!
Erdem içinde dünyayı unuttuğunuz uğraştır!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder