Zamanın ruhunun içine düştün…
Açılmış yollardan yürüdün;
saçılmış düşüncelere koştun…
Ruhunu ciddiye alıp dinlemedin!
∘∘∘
Yıllar geçti…
İçinde, derinlerden gelen bir
sızıyı hep hissettin.
Ne zaman barışmak istesen başıboş
kalbinle, terslendin…
∘∘∘
Aklına sordun yol işaretlerini…
Kuşku düşmedi hiç kafana;
Doğru deyip uyguladıklarının,
duygularınla düşüncelerinin öpüştüğü alanlara düşenler olduğunu öğretmemişlerdi
sana.
∘∘∘
Sen akılcıydın; aydınlanma ‘aklına
güven’ diyor sanmıştın!
“Düşünecek cesaretin olsun!”
diyordu, yanılmıştın!
Akıl dediğin zamanın ruhuydu
anlamadın!
∘∘∘
Şimdi öksüz ruhunu sindiği
köşeden çekip çıkaracaksın.
Yaralarını sarıp gönlünü alacak,
Dua edip sızılarının dinmesini
isteyeceksin…
∘∘∘
İnsan, beynini, duygularıyla
aklının alış-verişlerinde, kendi yaparmış…
Geç de olsa sen de başladın kendi
heykelini yontmaya…
Hayatını bir sanat eseri gibi
özenle dokumaya…
∘∘∘
Artık zamanın ruhundan kendi
ruhuna döndün...
Kimsenin görmediği mucizeleri görecek;
Bir anlam bulsan da bulmasan da
yaşamayı seveceksin…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder