İki yaşında dünyayı sindirmeye
başlayan çocuk yapayalnızdır…
Gördüklerini ciddiye almadan
başka seçeneğim yok, diye düşünür; çaresizdir…
Sevmek ve hoşlanmak zorundadır!
Sıkışınca annenin gözlerine döner,
kopya çekmeye…
∘∘∘
Onu, o yapan duygularını örmeye başlamıştır…
Beynini kutsal bir battaniye gibi
sarmaladığını duyumsar duygularının…
On yıl içinde düşünceleri
kanatlanır…
Ve doğar; artık beyni onundur.
∘∘∘
Her on yıl yeni bir dünyadır,
istersen…
Pek azımız yılların hızına
yetişiriz…
Bu değişmeyi kabul etmek kolay
değildir!
“Doğaüstü bir dürüstlük ve
cesaret ister…”[1]
∘∘∘
Elli yaşında mısın?
Belleğine değişik manzaralı beş patika
işlenmiş mi?
Kanatlarını hissediyorsun…
Değilse, geçmiş deneyimlerinin
çengelinde asılısın hâlâ…
Hayatın, eskinin kör bir tekrarı
olabilir…
Sahte!
∘∘∘
Ya da, heyecanlarından tamamen
soyunur, kulaklara girmeyen kuru fikirlerini, yorgun kanatlarında uçurmaya
çalışırsın…
Yazar okutamaz, konuşur
dinletemezsin…
∘∘∘
O da olmazsa, kanatlarını söker
atar beklendiği gibi düşünmeye, konuşmaya ve davranmaya başlarsın…
Saygı değer bir uzman olmuşsundur…
Kanat değiştirmene gerek kalmaz…
∘∘∘
Böyle söylüyor ünlü şair…
Ben hayatı en doğru onların
gördüğünde ısrarcıyım…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder