3 Ocak 2017 Salı

Hayat Olmayan Tuhaf Bir Şey





Adam ormanda bir yandan yolunu açıyor, bir yandan imrenerek dinliyor poyrazla fısıldaşarak yarenlik eden yaşlı ağaçları:

Karaçamlarla, gövdeleri kırış kırış görmüş geçirmiş meşeler…

Kimbilir kaç yıldır ermiş sabrıyla, acelesiz, telaşsız komşuluk ediyorlar?
∘∘∘


“Güveniyorlar,” diye geçirdi içinden, “kendinden emin olmayan nasıl böyle sakin kalabilir?

Doğru hayatı yaşadıklarından kuşkuları yok, belli!
∘∘∘


Ölüm mü, yaşamak mı korktuğum, diye sordu:

“Yaşamak!” dedi duraksamadan.

Şaşırdı. Geçim sıkıntısı bilmezdi; böyle bir endişesi yoktu…

Yaşamı neden kırılacak tedirgin edici bir yük gibi taşıdığını anlamadı.
∘∘∘


Can sıkıntısı çeker, kendini içkiye vurur rahatlardı…

Ertesi sabah yıkılmış kalkar, bir süre elini sürmezdi içkiye!

Eğlenip rahatlamak için ne yaparsa boşlukta buluyordu kendini.

At yarışından, futbol maçından, morali yerlerde pişman çıkıyordu.
∘∘∘


Okumayı sevmezdi; okul sonrası tüm kitaplarını yakmıştı.

Şiir, roman onun için değildi.

Spor yapmaz, hareketten hoşlanmazdı;

Maçlara arkadaşlarına katılmış olmak için gidiyor, seyrederken sıkılmıyor ama sonunda depresyona giriyordu…
∘∘∘


Yaptıklarını istediği için değil gerektiği için yapmıştı.

Yeterince zeki olduğu için keyifle olmasa bile vasatı aşıyordu.

Seziyordu, hayat olmayan tuhaf bir şeydi yaşadığı…

Son günlerde nereden geldiğine akıl erdiremediği bir ağaç sevgisi peydahlanmıştı Adam’da.

Umalım bu, tünelin ucundan görünen gerçek hayat ışığı olsun onun için.

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder