Yanılgı burada başlar…
Bedelden söz edildiğini
duymazsın; naif iyimserlikle ilk tanışman böyle olur.
Sanırsın ki yeteneklerinin gücü
neyse, arzularının o kadarına kavuşacaksın…
∘∘∘
Bir, yeter ki aklını iyi kullan! (sen başka anlarsın, söyleyen
başka söyler…)
İki, yeter ki doğru zamanda doğru yerde ol! (söyleyen Aristoteles (ö.
m.ö.322): mekânını ve zamanını doğru seç… - sen safça seçebilirim sanırsın…)
Böyle şeylerin pek elinde
olmadığını, ya satın alındığını ya da talihin avcuna bıraktığını günün birinde
öğreneceksindir…
∘∘∘
Bu iki öneriyi doğru anladığında arzunun bedeliyle tanışmış
olursun!
Artık karar vakti dayanmıştır:
Bedeli ödeyecek misin; yoksa
arzularını bir kenara itecek, söylendiği gibi mi yaşayacaksın?
∘∘∘
İlk iş çevreni kolaçan edersin:
Gündelik akıl, “Örnek ara,
çoğunluğa uy!” der… (Bu yanlıştır; ama elinde daha iyi bir araç olmadığı için dediğini
yaparsın!)
Etraf aklını kullanmaya çalışan
uyumlularla doludur…
∘∘∘
Hepsi çevresini kolluyordur, senin
gibi…
Ya onları izleyip elle gelen
düğün bayram, diyeceksin…
Ya da, arzularının peşi sıra
yürüyeceksin; ama arzunun hesaba gelmez bir bedeli olduğunu bileceksin…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder