Gösteriş, debdebe, ihtişam, çalım,
kurum öldürüyor…
İnsanın doğası böyle; kafanın yatıp
bunu görmesi zaman alıyor.
Ters yollara girdiğinden, zamanında
anlamıyorsun…
Durumu kavradığında, ömrünün
kalanını çekip alman gerekiyor budalalık kıskacından…
Bunu kotaracak kadar anlayış ve cesaret
biriktirmemişsen, hayat böyle bir şeymiş, diyor, tükeniyorsun çıkmaz
sokakların açmazlarında…
∘∘∘
Belki de kader diyeceksin,
haklısın; karakterin yolunu zaten çizmiş oluyor…
Ancak ondan sonrası sana ve
şansına kalıyor…
İnsanın kendi kaderini çizmesi bu
olmuş oluyor!
∘∘∘
Azımsıyorum sanma, gördüğümü
söylemeye özen gösteriyorum o kadar…
Elindekini kullansan göklere
çıkacağını biliyorum…
Yazdıklarımı zaten, bunu demek
için toparlıyorum.
∘∘∘
Yardım bekleme, başkaları ancak
zaman kaybettirir;
Olsa olsa, ağaçlarda imrendiğin çıplak
hayatın sendeki köklerine su vermene yoldaş olurlar…
Sadeliğin pırıltısına ruhuna
tutunarak uzanırsın…
Başkalarıyla değil kendinle
konuşursun;
Başkalarıyla değil kendinle
yarışırsın…
∘∘∘
Ruhunu izledikçe duyumsayacak,
hislerine güveneceksin:
İki yerine, bir; bir yerine, hiç…
Ev, araba, elbise, kazak, ceket,
tabak, çanak, çömlek…
Bulabildiğince…
Dost –istesen de fazlası yoktur-,
doğanın çıplak hayatı (ağaç, çiçek, ot, dost olacağın –kesip yiyeceğin değil- diğer
türler…)
Seni, “Melâli –hüznü- anlamayan neslin”[1] göz gözü görmeyen sokaklarından
aydınlık sadeliğe taşıyacaktır…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder