8 Ocak 2017 Pazar

Sadelik Cana Can Veriyor





Gösteriş, debdebe, ihtişam, çalım, kurum öldürüyor…

İnsanın doğası böyle; kafanın yatıp bunu görmesi zaman alıyor.

Ters yollara girdiğinden, zamanında anlamıyorsun…

Durumu kavradığında, ömrünün kalanını çekip alman gerekiyor budalalık kıskacından…

Bunu kotaracak kadar anlayış ve cesaret biriktirmemişsen, hayat böyle bir şeymiş, diyor, tükeniyorsun çıkmaz sokakların açmazlarında…
∘∘∘


Belki de kader diyeceksin, haklısın; karakterin yolunu zaten çizmiş oluyor…

Ancak ondan sonrası sana ve şansına kalıyor…

İnsanın kendi kaderini çizmesi bu olmuş oluyor!
∘∘∘


Azımsıyorum sanma, gördüğümü söylemeye özen gösteriyorum o kadar…

Elindekini kullansan göklere çıkacağını biliyorum…

Yazdıklarımı zaten, bunu demek için toparlıyorum.
∘∘∘


Yardım bekleme, başkaları ancak zaman kaybettirir;

Olsa olsa, ağaçlarda imrendiğin çıplak hayatın sendeki köklerine su vermene yoldaş olurlar…

Sadeliğin pırıltısına ruhuna tutunarak uzanırsın…

Başkalarıyla değil kendinle konuşursun;

Başkalarıyla değil kendinle yarışırsın…
∘∘∘


Ruhunu izledikçe duyumsayacak, hislerine güveneceksin:

İki yerine, bir; bir yerine, hiç…

Ev, araba, elbise, kazak, ceket, tabak, çanak, çömlek…

Bulabildiğince…

Dost –istesen de fazlası yoktur-, doğanın çıplak hayatı (ağaç, çiçek, ot, dost olacağın –kesip yiyeceğin değil- diğer türler…)

Seni, “Melâli –hüznü- anlamayan neslin”[1] göz gözü görmeyen sokaklarından aydınlık sadeliğe taşıyacaktır…
∘∘∘



[1] Ahmet Haşim (ö. 1933); “Melâli anlamayan nesle aşina değiliz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder