İyi ki yaşıyorum dediğiniz
anlarda heyecanınız artmıştır…
Ayarlarınıza denk düşen bir şey
yapmışsınızdır,
Ne için yaratılmışsanız ona yakın
duruyorsunuzdur…
Aksi duygulanımlar ise alarm
alanlarınız…
∘∘∘
Arkadaşınız sürekli çocuklarının
ne kadar zeki olduğunu anlatırken…
Keşke bir düğmeye basıp görünmez
olabilsem diyor musunuz?
Yoksa, sussa da biraz da ben
kendi oğlumu anlatsam, diye mi geçiyor içinizden?
∘∘∘
Doğum günlerine gittiğinizde, tek
başarısı 12 ay daha yaşamak olan birini kutlarken ne hissediyorsunuz?
Bu iş tam bir saçmalık mı
diyorsunuz?
Keşke benim doğum olsaydı mı?
∘∘∘
Pasta yeme seremonisi boyunca
nükleer silahsızlanma veya iklim değişikliği ciddiyetinde burçlar tartışılmaya başlandığında
kendinizi iyi incelemelisiniz…
Çünkü böyle bir fırsat Freud[1] (ö. 1939) gibi birine psikanaliz
bile yaptırsanız elinize zor geçer!
Üçüncü katın penceresinden atlayıp
işkenceye bir son vereyim diye mi aklınızdan geçiyor?
Yoksa kendinizi tartışmanın en
civcivli yerinde orgazm halinde yakalıyorsunuz?
Öyleyse mutluluğunuz güvendedir!
Keyfinizi kimse bozamaz!
İnsanları burçlarıyla tanımanın hoşluğunu
zehirleyecek arsenik henüz yapılmadı…
∘∘∘
Bebek görmeye gittiğinizde…
Gördüğünüz en çirkin bebeğin
annesiyle babası çocuklarının ne kadar güzel olduğunu çığlık çığlığa size sorup
onaylamanızı beklediğinde…
Ruhunuzdaki çalkantı duygu
haritanızı ele verir…
İntihar etmeyi ciddi ciddi düşünmeye
başlıyor musunuz?
Yoksa yaşam yelkenlerinizin rüzgârla
dolduğunu mu hissediyorsunuz?
∘∘∘
Spinoza[2] (ö.1677), insanlar yeterli
bilgiye ulaştıklarında yaşam heyecanları katlanır demiş...
Eğer yukarıdaki
arkadaş toplantılarındaki duygu durumunuz ikinci şıklara yakınsa Spinoza’nın
iddiası size uymaz…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder