Canlılardaki sağ kalma güdüsü
insanda da –ne kadar üstünü örtersek örtelim- baskındır.
Keşke öyle olmasaydık diye
aklınızdan geçirmeyin, o zaman hiçbirimiz buralarda olamazdık!
Hayat ‘Ahlak’ı kafaya takmaz!
Varsa da, yoksa da paçayı
kurtarmaktır bildiği!
∘∘∘
Bu nedenle Uygarlık’ın ilk ve tek
düsturu Ahlak olmalı ve baş harfi büyük yazılmalıdır!
Hem Uygarlık’ın hem Ahlak’ın…
Önemleri hayatın büyük eksiğini
tamamlama arzularından gelir…
∘∘∘
Hayat saldırganlıktır…
Bir bakıma ahlaksızdır hayat!
İnsan daha ahlaksızdır!
Elinde düşünce diye zehirli -ve
de şifalı- bir araç vardır!
Bu nedenle Ahlak insanlığın ilk
ve tek kurumu olarak en ön sıradaki yerini hep korumalıdır!
∘∘∘
Gerçi Batı uygarlığının kökünü
kandan göremezsiniz ama oralara girersek yazıyı bitiremeyiz!
∘∘∘
“Doğasından kötü olan insan toplumlaşarak daha kötü olmuştur.
İnsanlığın, bireyin, toplumsal düzenin kusurlarının tümünü taşır.
Yaş ilerledikçe, başkasının kusurlarından yararlanan, kendi
hatalarından acı çeken her insan nefret sahibi olur!”[1]
İnsanda kötülük, iyiliğin en az
bir adım önündedir…
Bayrama ihtiyaç duyan tek
canlıdır insan, içindeki kötülüğü temizlemek için…
∘∘∘
“Doğanın kötülüklerini tanımayı
öğrendikçe ölüme, toplumun kötülüklerini tanıdıkça da hayata meydan okuruz.”[2]
∘∘∘
Seri katiller bile haklı olduğuna
kendini inandırmanın bir yolunu bulurmuş…
Bayramların niçin konduğunu akıldan
çıkarmadan, toplumları ‘kötü insan’a göre yeniden ayarlamalıyız…
∘∘∘
[1]
Nicolas Chamfort (ö. 1794) Fransız devriminin kan dökücülüğünden tiksindiğini
açıklamaktan çekinmeyen Fransız ahlakçısı; “Soğuk
Kül”.
[2]
Chamfort, “Soğuk Kül”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder