Kafamın içi
çıkmaz sokaklarla dolu.
Hangi sokağa
ahlak elbisesini giydiremiyorsam oraya ‘çıkmaz’ diyorum.
Bir yandan yiyip
bitiriyor beni bu hayallerin duvara tosladığı açmazlar…
Bir yandan
içimdeki merak ateşini körüklüyor…
Çözümsüzlüğün –belki
de karamsarlığın- bitmeyen coşkusu diyorum buna!
İyimserlik
küllerinin ateşin içini geçirdiğini düşünüyorum…
∘∘∘
‘Büyüme’ diye
diye dünyamızdaki hayat çeşmelerini kurutan ‘ekonomi’nin mantığı var mı?
Büyümenin
kanserojen olduğunu görmüyorlar mı?
Görüyorlar!
Ama
iyimserlikten uyuşmuşlar!
Bir şeylerin
değişip işlerin iyiye gideceğine inanıyorlar!
∘∘∘
Böylesine aymaz bir ‘ekonomi’nin,
fiziğin yanında üniversitelerde öğretiliyor olması etik mi?
Ahlak var mı bu
işte?
∘∘∘
İnsanlığın gerçekten
gurur duyulacak tek kurumunun ‘bilim’ olduğunda kuşkum yok.
Bu konuda
sanıyorum büyük çoğunluk anlaşıyor…
Peki, herkesin
saydığı bu kurumun buluşları nasıl uygulanıyor?
Hayatı mı
destekliyor, ölümü mü?
Niçin?
Anlamak mümkün
mü?
Siyaset denilen
şey üniversitelerde öğretilmiyor mu?
Bu işte ahlak
var mı?
∘∘∘
Üniversiteler
nasıl bu denli ikiyüzlü olabiliyor?
Ne ekonomi ne
siyaset insanın gerçek doğasına göre tasarlanmış!
Hayal edilen
insanın sokaktaki kanlı canlı iki-ayaklılarla benzer bir yanı yok!
Herkes görüyor
saçmalığı; onu da gelecek nesiller düşünsün, diyorlar içlerinden…
∘∘∘
İnsanın doğası
ortaya çıkmadan, toplum, ağzı lâf yapanın ‘analiz’ yaptığı başıbozuk bir
kalabalık olmaktan kurtulmayacak!
Kötülüğü ağır
basan insanlığın zehirleyemeyeceği toplumlar gerekiyor!
İnsanlık var
olacaksa, yeni bir toplum tasarlayacak…
Öyle bir sistem
kurulacak ki yöneticiler minimum süreler için seçilecek!
İnsanın içindeki
kötülüğün panzehiri olacak bir sistem olacak!
İyimserlik
rehavetinden silkinin!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder