4 Eylül 2016 Pazar

Endişe Bunalım Kahramanlık İntihar





Farkında olmadığımız bir büyük ikilemin makasında kıvranıp dururuz…

Ya zihinsel birikiminizin üstüne koya koya benliğinizin elinden yeteneğinizi koparır gün ışığına çıkarırsınız…

Ya da endişeden başlar, bunalım ve kahramanlık duraklarından geçer son durağa doğru yol alırsınız…

Teoriye bakarsanız son durak ‘intihardır’…

Çoklukla ölüm, insanı son durakta seçim yapma zorluğundan kurtarır…

Yolda işini bitirir…
∘∘∘


İki seçeneğe de yakışmıyorsanız, bir bakıma şanslı sayılırsınız…

Bu durumda ya genetik ayarlarınız gündelik hayata uygun düşmüştür…

Samanlıkta iğne arar gibi yeteneğinizi eşelemek zahmetinden kurtarmıştır sizi…

Ya da hamurunuzda köşeli yeteneğiniz apaçık ortadadır…

Sanatçılar gibi, düşünmenize gerek kalmadan yolunuz önünüze açılmıştır…
∘∘∘


Endişe, bunalım, intihar yolunda yürüme aslında yeteneğini keşfedememe eksikliğinin neden olduğu epeyce sık görülen bir hastalıktır…

Yetenek tıbbın alanı dışında olduğundan doktorlar bu tanıyı koyamaz…

İş başa düşer…

Kendinizi tedavi edersiniz edersiniz, beceremezseniz acılı yolda sona doğru yol alırsınız…

Toplumun görevi bu sıkıntılı yolun sakinlerine destek olmak olmalıdır…

Ancak tıp, durumu hastalık görmediği için devlet aldırmaz…

İnsanları acılarıyla baş başa bırakır seyreder…

Kaderlerine terkeder…
∘∘∘


Bunalım yolunda tuhaflıklara rastlandığı da olur…

Bazen endişe beklenmedik durumlara sürekler insanları, kahraman olurlar…

Dikkatlice bakılırsa ‘yeteneğiyle buluşamamanın’ kahramanların ortak özelliği olduğu görülecektir…
∘∘∘


Yazılarından çıkarabildiğim kadarıyla Cioran[1] (ö. 1995) da bu görüşlere yakın duruyor…

Öylesine kısa ve öz yazıyor ki kesin konuşamıyorsunuz...
∘∘∘



[1] Fransızca yazan Rumen filozof


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder