Sabahları balmumu tıkaçlarımı
kulağıma tıkmadan dışarı adımımı atmıyorum.
Kasaba’da bulamadım da İstanbul’dan
getirttim…
Ucuz olduğu için eczaneler satmıyor!
Sokaklarda motosiklet
gürültüsünden yürünmüyor…
Kocaman bir lunapark Kasaba…
On yaşının üzerinde gençler,
seksenin üzerindeki erkekler motosikletle sokaklarda fing atıyor!
Keyfleri yarım kalmasın diye gençlerin
egzozu çıkartıyor olmaları anlayışla karşılanıyor(!)…
Gürültü olacakmış ziyanı yok!
∘∘∘
Kasaba yeşil, insanı güzel.
Erkenden kalkıp güney-doğuya
yürüyorum…
Roman mahallesinin içinden…
Kumrular motosiklet gürültüsüyle
yarışıyor.
Canlıların en sadık olanları onlarmış,
eşini kaybeden başka biriyle asla olamazmış!
İnsanlara bunu anlatabilir
misiniz?
Ne yaparsın hayat devam ediyor,
perdesiyle korunur aklınıza eseni yaparsınız…
Sanki kumrularda devam etmiyor
hayat!
∘∘∘
Yorgun karaçamlarla kaplı parkın
ucundaki yörük evinin bir köpeği var.
Bir türlü ısınamadı bana, evin
önünü yasakladı…
Yolumu onu sinirlendirmeyecek
şekilde düzenliyorum.
Erken bir u-dönüşü ile ana yola
geçiyorum…
∘∘∘
Köşede hep yörük Mehmet oturur,
elinde kaçıncı olduğunu kestiremediğim sarma bir sigara vardır…
Bazen uzaktan selamlaşırız, bazen
iki lâf ederiz…
“Yürüyorsun güzel,” der, söze
girer.
∘∘∘
Biraz daha ilerde yine kumrular…
İnsanlar neden onlar kadar
güvenilir değil, sorusu aklıma yine düşer.
Yok, bizde bir bozukluk var…
Atalarımız şempanzelerle bir
olduğu için böyleymişiz…
Kötücül, güvenilmez, bencil…
Bonobolardan gelseymişiz
kumrulara benzeyebilirmişiz…
Talihimize küselim!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder