Korkuları alt etmenin biricik yoludur.
Hayat ve ölüm korkularını…
Onlarla baş etmeden dünyaya yapışıp kalmışsınızdır.
Ne kendinize, ne başkalarına ne de doğaya söz
geçirebilirsiniz.
∘∘∘
Korkularınızı yenmezseniz, dünya, ille de istediğiniz,
peşinden koştuğunuz, gece gündüz aklınızdan düşmeyen sevgilidir.
Ancak size karşı ilgisizdir; aşkınız umurunda değildir.
Siz kovalarsınız o kaçar…
∘∘∘
Sevgiliyi, sevgi değil cazibe –çekim- yaratır.
Sevginizin büyüklüğü iter, çekecek olan karşıdakinin sizde
algıladığı cazibedir…
Güvenlik korkunuzdan sıyrıldıysanız, yaşamın herkesin
sahneye çıktığı basit bir oyun olduğunu görmüşsünüz demektir.
Dünya sözünüzü dinlemeye başlar.
Ciddiye aldıkça sözünüzden çıkar, yapıştıkça elinizden kayar
gider hayat.
Uzaklaştıkça sözünüzü dinler...
∘∘∘
Beklentilerin aksine dünyada iktidar olmanın yolu vazgeçmektir.
Sahip olmak ise dünyaya
arsızca yapışmak…
Ciddiye aldıkça –hayattan ve ölümden- korkar, korktukça daha
çok ciddiye alırsınız dünyayı.
Ciddiye aldıkça sahip olma duygunuz hastalıklı bir biçimde
kamçılanır.
Kötücül bir çevrimin içinde şeytanın oyuncağı olmuşsunuzdur…
Yaşamın en lanetli tanımını yaptığınızın farkında
olmazsınız.
Rulette sürekli kaybettiğinin iki mislini oynayarak, tek
kazanmada kârlı çıkacağını hesaplayan, kazanmadan önce parasının bitebileceğini
hiç aklına gelmeyen budala kumarbaza benzersiniz.
O kazanmak isterken kaybedecek, siz –belki- kazanacaksınız; her
ikiniz de saatlerinizi kazanma çabasıyla doldurursunuz sahip olmak için.
Oyunun açmazını ancak son noktada “Bu mudur?” diye duvara
çarptığınızda anlarsınız.
∘∘∘
İnce ince işlediğiniz her yetenek sizi vazgeçmeye
yaklaştırır.
Nefsiniz körleşir, içinizde sönen her arzunun verdiği gücü sevinçle
duyumsarsınız.
Çünkü arzularınızın çoğu çakmadır, sizin değildir.
Vazgeçiyorsunuz…
Kendinizi bulup iktidar oluyorsunuz…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder