2 Nisan 2016 Cumartesi

Kendinize Mukayyet Olun



Kendinizi kollayın, kayıt dışına çıkmayın, diyor ortak akıl.
Anlıyorsunuz ki iki farklı ‘siz’ var, birisi ‘kendiniz’, ikincisi ise ‘ona mukayyet olan Siz’…
∘∘∘

İşi basitleştirelim.
Kendiniz, ‘düşünceleriniz’ veya ‘egonuz’…
Ona göz kulak olan da “Ben neyim?” sorusuna verdiğiniz verdiğiniz cevap… Hissettikleriniz, varoluşunuz, varlığınız; kısaca ‘Siz’…
‘Siz’le, ‘düşüncelerinize’ mukayyet oluyorsunuz!
Şunu anlıyorsunuz:
Düşünceleriniz Siz değil!
Düşünceleriniz ayrı, ona mukayyet olan Siz, ayrı…
∘∘∘

Düşünceleriniz geçmişten gelir, geleceği kestirmeye çalışır.
İnsan beyninin doğal çalışma yöntemi budur, duyum alır, biriktirdikleriyle karşılaştırır, geleceğe uzanır –geleceği kestirir.
Karşılaştığı fikirlerin yansımalarını ‘duygu’ olarak vücuda yansıtır…
∘∘∘

Düşünceleriniz vücudunuza yansıttığı duygularla sarmaş dolaş olmuş kocaman bir yumaktır.
İki durağı vardır düşünce-duygu yumağının: Geçmiş ve gelecek…
Şimdiyi tanımaz, atlayıp geçer…
An,” der burnundan kıl aldırmayan bilgeliğiyle (!), “şimdiyi hissetmeye zaman bulamadan gelecek duvarına çarpacak ve geçmişe yuvarlanacaktır…
 Şimdi hayaldir.”
∘∘∘

Siz’e gelince…
Yalnızca şimdi’de var olabilir.
Var olabildiği sürece düşünceyi zapturapt altında tutar, arzu ettiği gibi yaşam uğraşında bir alet gibi kullanır.
Şimdiyi hissetmek küçücük de olsa bir çaba ister.
∘∘∘

Dışınızdaki dünyada yaşamı gerçekten renklendiren şeyler vardır.
Coşkunuzu canlı tutarlar…
Ancak unutmayın tüketim, düşünce çizgisinin etkinliğidir. Şimdi’ye giden yolda ayağınıza dolanacaktır!
∘∘∘
Geliştirdiğiniz en küçük yeteneğinizle bile derinlemesine şimdiye bağlanırsınız.
Siz’ olabildiğiniz ölçüde kendinize mukayyet olursunuz

∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder