6 Nisan 2016 Çarşamba

Duygular Yaşam Tarzıdır


Akıl aydınlanmayla öne çıktı.
Aydınlanmayı Kant’ın (ö: 1804) ünlü kitabı Saf Aklın Eleştirisi’yle (1781) başlatabiliriz.
Sanayi devrimiyle sokak –burjuva-, asil kanın –aristokrasinin- önüne geçmeye çalışırken, değişim teknesinin yelkenlerini şişiren aydınlanma felsefesinin rüzgârıdır.
Aristokrasinin Tanrı’yı temsil ettiği görüşü yerine egemenliğin halkın olduğu düşüncesi geçmiştir.
∘∘∘

Çarpıcı tanım Kant’ındır:
Aydınlanma düşünmeye –bilmeye- cesaret etmektir,” demiştir.
 “Sapere aude!”
∘∘∘

Tanrı’nın temsilcilerinin kulları olarak yaşarken, egemenliğin kendinizde olduğunu düşünmeye başlarsanız derinden sarsılırsınız…
Bilmeye cüret edecek denli düşünürseniz, Tanrı’yla ve yaşamla aranıza kimseyi sokmazsınız.
Kendi yönünüzü seçersiniz.
∘∘∘

Aydınlanmanın iki büyük açmazı olmuştur.
Bir, düşünmek dediğiniz şey akıl yürütme ve duygu elyaflarının iç içe sarıldığı bir yumaktır.
Duygusuz karar veremezsiniz. Düşünce mekanizmanız donar kalır…
“Bizler mutlaka düşünen makineler değiliz; bizler hisseden makineleriz düşünmeyi de beceririz…”[1]
∘∘∘

Düşünce değişince kişinin yaşam tarzını düzenleyen duygu haritası çatlar, kırılır ve dağılır.
Yenisi oturuncaya dek gerçek sancılı ve acılı bir dönem başlar.
Bu yeni yaşam tarzının doğum sancılarıdır.
Ortalama aklın gelişiminin uzun sürmesinin baş nedeni budur.
Nesiller alır.
∘∘∘

İkinci açmaz ise doğru düşüncenin uzun ve yorucu bir hazırlık dönemi gerektirmesidir.
Birikim ister, gerçek hayat deneyimi ister ve bilmeye cesaret etmek ister…
Aydınlanma açmazlarının üzerine yürümekten korkmamalıdır!
Duygular yaşam tarzıdır, onlara aldırmayan sosyal ve insani düşünce hep patinaj yapacaktır.
∘∘∘



[1] Antonio Damasio (d: 1944)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder