Diyor, Cioran (ö. 1995), hemcinslerine…
Canı sıkılan Yabancılaşmış Goril…
Canınız sıkılıyorsa dert
etmeyin, herkesin sıkılıyor…
Çipik’le yaşamaya başladığımda
öğrendim ben, onların canlarının sıkılmadığını.
Çipik köpeğimiz…
Yemeğini yer, oynar veya uyur – kısırlaştırıldığı
için başka eğlencesi yok.
Canının sıkıldığını hiç
görmedim. Yaşadığı için hep mutludur…
∘∘∘
Kendimizi tanımaya çalışırken
hayvanlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki!
Dünyada her şey bizim için,
kibrinden burnumuzun önünü görmüyoruz.
Onlardan kopmamızın nedeni , 50
bin yıl önce, atalarımızdan birinin kafasındaki garip bir sarsıntıdır.
Tuhaf gelişmenin ardından büyük
dedemiz ‘neden, niçin’ sorularıyla dertsiz başına dert almıştır.
‘Düşünce’ dediğimiz silah
öylesine öldürücüydü ki, sahip olmayanların tümünün soyu tükendi.
Hepimiz “şanslı(!)” dedemizin torunlarıyız.
∘∘∘
Her şeyin bedeli var. Düşüncenin
de…
Yaşananlara bakarak, yaşanacakları
kestirmeye çalışmaktır düşünmek.
‘Geçmiş’ten ‘gelecek’i çıkarmak…
Bunu yaparken ‘şimdi’de kalmazsınız;
kafanız geçmişle gelecek arasında sürekli dans halindedir.
Halbuki yaşamak, şimdiyi
dinginlik içinde –zamanı duyumsamadan- geçirmektir.
Sanat bunun için vardır, yetenek
bu yolu açtığı için iyidir…
∘∘∘
Şimdiyi tanımayanlar monotonluktan
sıkılır.
Hayvanlar can sıkıntısı bilmez, tekdüzelikten
sıkılmak bir yana sürekli onu ararlar; tekdüzelik biterse onlar için korku gelir, tehlike başlar.
Doğada tekdüzeliğe katlanamayan
yalnızca biz ‘iş sahibi şempanzeler’iz.
Ne olursa olsun da bir şeyler
olsun isteriz; bedeli umurumuzda değildir.
∘∘∘
Hiçbir şey olmuyorsa, kumar,
uyuşturucu, içki, kağıt oyunları, bilgisayar oyunları, aylar boyu dostlarla
değişmeyen muhabbetler, TV seyretmek, dizi izlemek…
“Yenilik ihtiyacı,” demiş Cioran
“kendine yabancılaşmış bir gorilin işidir.”
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder