25 Nisan 2016 Pazartesi

Canı Sıkılan Goril




Diyor, Cioran (ö. 1995), hemcinslerine… Canı sıkılan Yabancılaşmış Goril…

Canınız sıkılıyorsa dert etmeyin, herkesin sıkılıyor…

Çipik’le yaşamaya başladığımda öğrendim ben, onların canlarının sıkılmadığını.

Çipik köpeğimiz…

Yemeğini yer, oynar veya uyur – kısırlaştırıldığı için başka eğlencesi yok.

Canının sıkıldığını hiç görmedim. Yaşadığı için hep mutludur…
∘∘∘


Kendimizi tanımaya çalışırken hayvanlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki!

Dünyada her şey bizim için, kibrinden burnumuzun önünü görmüyoruz.

Onlardan kopmamızın nedeni , 50 bin yıl önce, atalarımızdan birinin kafasındaki garip bir sarsıntıdır.

Tuhaf gelişmenin ardından büyük dedemiz ‘neden, niçin’ sorularıyla dertsiz başına dert almıştır.

‘Düşünce’ dediğimiz silah öylesine öldürücüydü ki, sahip olmayanların tümünün soyu tükendi.

Hepimiz “şanslı(!)” dedemizin torunlarıyız.
∘∘∘


Her şeyin bedeli var. Düşüncenin de…

Yaşananlara bakarak, yaşanacakları kestirmeye çalışmaktır düşünmek.

‘Geçmiş’ten ‘gelecek’i çıkarmak…

Bunu yaparken ‘şimdi’de kalmazsınız; kafanız geçmişle gelecek arasında sürekli dans halindedir.

Halbuki yaşamak, şimdiyi dinginlik içinde –zamanı duyumsamadan- geçirmektir.

Sanat bunun için vardır, yetenek bu yolu açtığı için iyidir…
∘∘∘


Şimdiyi tanımayanlar monotonluktan sıkılır.

Hayvanlar can sıkıntısı bilmez, tekdüzelikten sıkılmak bir yana sürekli onu ararlar; tekdüzelik biterse onlar için korku gelir, tehlike başlar.

Doğada tekdüzeliğe katlanamayan yalnızca biz ‘iş sahibi şempanzeler’iz.

Ne olursa olsun da bir şeyler olsun isteriz; bedeli umurumuzda değildir.
∘∘∘


Hiçbir şey olmuyorsa, kumar, uyuşturucu, içki, kağıt oyunları, bilgisayar oyunları, aylar boyu dostlarla değişmeyen muhabbetler, TV seyretmek, dizi izlemek…

“Yenilik ihtiyacı,” demiş Cioran “kendine yabancılaşmış bir gorilin işidir.”
∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder