Yaşamın büyük riski, insanları kabaca
birkaç grupta toplayıp davranman ve bedelini ödemek zorunda olmandır.
İnsanlar seni sevsin-önemsesin
istersin:
Onların hoşuna gidecek şeyler
yaparken yakalarsan kendini; inanmadan…
Bil ki; toplumun kalıplarına giriyorsun.
Arada bir durmak ve geriye bakmak
alışkanlığın varsa –yalnızlık duygusuyla tanışıksan- bu anılarını kendine
ihanet ettiğin acılı budalalıklar arasında hatırlayacaksın…
∘∘∘
Yalnızlık yelpazesinin iki ucunda
değişik yaşam tarzı kümelenmiştir:
Yalnızlık duygusu olanlar ve olmayanlar…
Olanlar düşünceye, olmayanlar
yapmaya yakın iki faklı yaşam tarzı içindedir…
Olanlar gündelik yaşamda,
olmayanlar yalnız kalınca –kendi başlarına- can sıkıntısı çeker…
∘∘∘
Belli yalnızlıkları yaşamadan, yalnızca kesişen
uçurumlarda rastlanan ölümsüzlüklerle tanışacak fırsatın olmaz…
Ölümsüzlüklerle tanışmayan, ölüm
korkusunu sırtında yük gibi taşır.
Ölüm korkusunun kuyruğuna genellikle
hayat korkusu da eklenecektir…
Hayatın korkuların işgali altına
girmiştir.
Ne gelecek ne ölüm girebilir
artık düşünme alanına…
Sahte bir yaşamı ufuklara bakamadan izlersin.
∘∘∘
Sosyal olmaya yönelik –zamanın ruhunu
dinleyerek- istemeden attığın her adım yalnızlık duygunu hançerler.
Yarayı hep taşırsın içinde…
Ya sonunda bir dönemeçte
hesaplaşırsın onunla –kanayan yaranla…
Ya da acınla öylece kalırsın hep.
∘∘∘
Kanunlar korumaz yalnızlık
duygunu zamanın ruhuna karşı.
Her iklimin zırhıdır yalnızlık, duygusu
diri kalmalı.
İnsan kaderin gözüne bakabilmek
için ondan yılmamalı.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder