Kendini de…
Israr edersen taşlaşır hiç ses
vermezsin.
∘∘∘
Hüzün düşüncenin diyetidir.
İnsanlık adına ödediğin…
∘∘∘
Çocukluğuna dön.
Koynunda uyuduğun hayallerini
anımsa…
Kanatlarıyla havalandığın
düşlerini aklına getir…
∘∘∘
Maceraya öyle bağımlı kıldın ki
kendini…
Ne pahasına gördüğünü düşünmedin
rüyalarını…
Anlayamadığın bir gönül
üzüntüsüyle ödüyorsun:
Hüzünle…
∘∘∘
Hüzün canlının hücrelerine sızmış
bitimsiz bir sızıdır…
Bir köpekle üç gün aynı evi
paylaştın mı?
Yapmadıysan, bir arkadaşına sor;
hemen anlatacaktır:
Her evden çıkışında, içerde
yalnız kalan köpeğin gözlerine çöken karanlığı…
Hüznün kendisidir o!
Beklentinin çökerken aşağı
çektiği ruhun baş eğmesi…
∘∘∘
Köpeğinki kolaydır; sahibi
gelince atlatır…
İnsan daha zekidir, kurtaramaz
kolay kolay kendini hüznün gel-gitlerinden…
∘∘∘
Şimdide hep yaptığımız şeyler vardır:
Anlamaya çalışır ona uygun
duygulanırız: anladıysak sevinç duyarız…
Veya duygulanır ona uygun biçimde
anlarız: sevinçliysek ayrı, endişeliysek
ayrı…
∘∘∘
Eğitimli, eğitimsiz, insanlar
aynıdır:
Politikacıyı dinledin, anlayıp
beğendiysen ona oy verebilirsin; anlamadıysan ama iyi hissetmişsen ona yine oy
verebilirsin…
Anlatmaz zaten politikacı,
hissettirir;
Kötüsü anlatmaya çalışır…
∘∘∘
Hayat hüznü –duygularını- yönetemeyenler
için cehennemdir…
Gustave Flaubert (ö. 1880) “Duygusal
Eğitim”i bunun için yazmış olmalıdır…
Sen istediğin kadar entelektüel eğitim
ver…
Hayat bilgisi “Duygusal Eğitimle”
öğreniliyor…
Kimden?
Hayat deneyimlerinden,
birikimlerinden, seçtiğin bilgelerin sözlerine getirdiğin –kendi- yorumlarından,
ağaçlardan, ormandan…
Duygusal eğitimle bilgi
toplamazsın; anlamayı öğrenirsin yaşamın kendi dilinden!
Cehaletin yalnızca okulla yenilmemesinin nedenidir bu!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder