24 Mart 2017 Cuma

Birinin de Bunu Yazması Lazım mı





Hayatların bunca sıkıştığı dünyada “Nasıl yaşamalıyız’ı”  yazmalı mı biri?

İyi hayatları çoğaltmak için…
∘∘∘


Deniz kenarındaki tahta iskemleli kahvehanede meşenin koyu gölgesinde çayını yudumluyorsun…

Gözün ufuklarda dinleniyor…

O da ne? Yüzenler arasında bir itiş-kakış!

İki kişi çırpınıp duruyor… Birisi karın… İkinciyi tanımıyorsun…
∘∘∘


Fırlayıp denize atıyorsun kendini…

Ve başarıyorsun karını sudan çıkarmayı.

Şanslısın yaşıyor!

Ama ikinci kadına yardım gitmiyor…

Sonradan öğreniyorsun ki boğulmuş!

Nutkun tutuluyor…

Sevinemiyorsun karının kurtulduğuna…
∘∘∘


Başlıyorsun düşünmeye:

Yanlış mı yaptın?

Karımı bırakıp başka birini kurtaramazdın ki!

İnsanın yanındaki ölürken karısını kurtarması, sevimsiz gelse bile, normal değil mi?


Düşüncenin- Ahlak’ın  Fazlası Kuşkuludur


Bu olay Amerikalı filozof Harry Frankfurt’un  (d. 1929) “Sevginin Nedenleri” adlı kitabında…

Ahlak, her şeyi düzenliyor gibi olsa da gerçek pek düşündüğümüz gibi değil.

Bakın Britanyalı ahlak filozofu Bernard Williams (ö. 2003) olayı nasıl açıklıyor:

Böyle bir durumda eşini kurtarmanı hoş görülebilir yapan bir ilkenin peşinden koşman hatalıdır. Umalım ki seni harekete geçiren düşünce –yalnızca- boğulanın eşin olması olsun!

Bir de, ‘böyle durumlarda kişiye eşini kurtarma izni verilebilir’  ilkesi bulmaya kalkarsan kuşku duymaya başlarım!
∘∘∘


Ünlü fizikçi Niels Bohr (ö. 1962) kuşku uyandırmamanın yolunu çiziyor:

Bir kimse hiçbir zaman, birilerinin düşünebileceğinden daha açık konuşmamalı…

Bırakın insanı, kendinizi bile anlamak kolay değil…

İyi yaşam için ahlaktan fazlası gerekiyor…

Biri de “Nasıl yaşamalı’yı” yazmalı…

∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder