1 Mart 2017 Çarşamba

Şişenin İçindeki Sinek






Şişede hapsolmuş sinek gördünüz mü?

Her hamlede duvara çarpıp düşen…

Şişede bir sinek olmak hissiyle tanışıyor insan mutlaka!

Varlık olmak böyle bir macera…
∘∘∘


Wittgenstein[1] (ö. 1951), felsefe, diyor, şişenin içindeki sineğe yol göstermektir…

Şişenin kendisi: dil…

Dünyayı sözcükleriyle, cümleleriyle, metaforlarıyla anlamaya çalıştığımız;

Düşüncelerimizi onsuz deşifre edemediğimiz büyülü silahımız:

Dil…
∘∘∘


Benim içine sıkışmış hissettiğim başka şişeler de var.

Çoğu kez sinek rolünü yakıştıramıyor saygın kişiliğine, insan!

İnsanlığın dolduruşuna geliyor…

Doğayı zapt etmiş, canlıları esir almış üstün türün bir üyesiyim diye böbürleniyor.
∘∘∘


Bazen anımsadıklarımla…

Bazen yaşadıklarımla…

Bazen de yaşayacaklarımın korkusuyla faklı şişelerin içinde buluyorum kendimi. 
∘∘∘


Gıcırdayan tahta merdivenlerle çıkılan bir kütüphanesi vardı kasabanın.

On yaşından sonra oraya gitmeye başladık, bir grup çocuk.

Gogol’ün (ö. 1852) ölümsüz hikâyesi Palto’nun açıklı kahramanı Başmakçin’e benzediğini sonradan öğreneceğim bir memur yönetirdi kitaplığı.

Bazı sözcükleri söyleyemezdi. 

Acımasız insan yavruları, bizler, yakalamıştık yarayı…

Dokunur dokunur acı çekmesini seyrederdik!

Uygun sorularla bu kelimelerle yanıtlar verdirir, kıkır kıkır gülerdik.

Anlar; ama ses vermezdi…

Ne zaman merdiven gıcırtısı duysam şişenin içindeki sinek olurum.
∘∘∘


İşim mühendislik, benim için uzun süre kendimi dışarı atamadığım bir şişe olmuştur…
∘∘∘


“Felsefe öğrenilmez, felsefe yapmak öğrenilir”miş…

Öyle yapmaya çalıştım.

Şimdi sanıyorum şişenin kapağını şiirle açmayı başarabiliyorum…
∘∘∘




[1] 20. Yüzyılın en büyüklerinden kabul edilen Avusturyalı filozof.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder