10 Mart 2017 Cuma

Anlatacak Şeyi Olana Bir Hatırlatma





‘Uyarı’ demek uygun olurdu, bilgiçlik taslıyor demenden çekindim.

Herkesin vardır, eminim senin de var anlatmak istediklerin.

Anlatmak istediğinde kendini akıllı sanırsın…

Akıl konusu karışık…

Ama söyleyeceğim, -ölçütü ne olursa olsun- kendini akıllı sayanlar için geçerli diye düşünüyorum…
∘∘∘


Uzun uzun yazmanın-anlatmanın devri geçti…

Tutarlı mantık tabak gibi ortalığa dökülsün diye lafı-sözü lastik gibi uzatmanın da…  

Aslında hiç gelmedi…

İnsanlar öyle sandı bir ara, o kadar!

Sanatçılar, edebiyatçılar, politikacılar, sosyal bilimciler bilim dünyasından kopya çekti:

“Bilimde böyle ise, hayatta da böyle olmalı…” dediler.

Hayatın içindekilere –kalabalıklara- derdini mi anlatacaksın; mutlaka mantığın tutarlı olmalıydı…
∘∘∘
  

Bilimin matematiği olduğundan mantık’ı göstermek işi uzatmıyordu…

Ama hayatta matematik yok, laf var; mantık boş-konuşmaya dönüverdi…
∘∘∘


Aklın, canlı bomba olup kendini havaya uçurduğu yerin burası olduğu, ilerde anlaşılacaktı…

Hayat, bilim dünyası gibi işlemiyor:

Bilim dünyasında doğruyu buluyor, ardından seviniyorsun…

Hayatta ise –aklının ermediği nedenlerle- önce sevinç duyuyor ardından sevinç duyduğun şeye mantık uyduruyorsun!
∘∘∘


Basit bir şey söylediğim:

Ne söylüyorsan-yazıyorsan yalnızca sonucu göster; mantığını anlatma…

Çünkü kimse dinlemiyor…

Hayat, metafizik gibi, kuralı olmayan bir oyun…

İstediğini söyler geçip gidersin…

Bunları sezgileriyle biliyor insan…

Ve hikâye dinlemiyor…
∘∘∘


Düzyazı sona eriyor…

İletişim -şiir gibi- kısalıyor…

Marx (ö. 1883) Kapital’ini bugün yazsaydı sayfa sayısını onda birine indirmeye çalışırdı…

Tuğla gibi yazmak yerine biraz daha çalışıp jilet gibi yazman isteniyor…

3 saat konuşmak yerine biraz daha düşünüp 3 cümle etmen bekleniyor…

∘∘∘


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder