2 Mart 2017 Perşembe

Değil mi ki Doğdun Aydınlık Tut Yüreğini





Doğru, dersin içinden…

Akıllı bir dost gibi, ne güzel konuşuyor!

Oldu mu işte böyle olmalı insanın yakınları…

Şanslıyım!
∘∘∘


Bir şairin sesini duyarsın;

Dünyanın telaşından sıvışıp kulağına girmiştir:


Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!

Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş![1]

∘∘∘


Ardından gri bir duman gibi yayıldığını görürsün kuşkunun.

Bileklerinden yukarı yükseliyordur:

Aydınlık tut, demek kolay, aydınlık istenmez mi, diye çıkışır yüreğin; sen ışığı göster!
∘∘∘


Soramazsın dostuna: “Işık var mı?” diye.

Üzmek istemezsin…

Söylemesi kolay, yapması zor şeyler ancak yarenlik’e yakışır, diyemezsin!
∘∘∘


Bilirsin, ışığı yalnızca kendin bulursun.

Gücün yeterse, aklın uzanırsa…

Derinlerden bir uğultu dinlersin bu kez:


Yara ben’im, bıçak ben’im!

Çarmıh da ben İsa da ben,

Hem cellat’ım hem kurban’ım.


Ben kendimin vampiriyim,

Gülümsemeyi bilmeyen

Sonsuz gülüşü bekleyen.[2]
∘∘∘



[1] Ömer Hayyam (ö. 1131) İranlı şair, filozof, matematikçi, astronom.
[2] Charles Baudlaire (ö. 1867) Fransız şair.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder