Issız bir tepede ağaç altında
Adam ve şair arkadaşı…
İkisinin de dökülüyor üstü başı.
∘∘∘
Şair, tüm ozanlar gibi, yazmazsa
yaşamıyorum sayıyor.
Ne iş olursa olsun başka türlü
çalışma sevmiyor…
Adam’ın “yapmazsam yaşayamam”
dediği şey yok;
Ama yine de çalışma istemiyor…
Belki de bu yüzden ayrılmıyorlar.
∘∘∘
“Godot’yu Beklerden”[1] oyunundan fırlamış gibiler.
Ama kimseyi bekledikleri yok!
Doğrusu bekliyorlar beklemesine,
ama neyi bilmiyorlar…
∘∘∘
Tamam; yemek yemeyi, uyumayı
bekliyorlar her gün…
Bir şey daha var bekledikleri ama
onu bilmiyorlar…
Bildikleri bir şey var: beklemezsen
yaşayamazsın!
Gerilimsiz yaşanmıyor!
∘∘∘
O gün şair “Gidiyorum,” diyor.
Adam: “Nereye? Biliyorsun ki bekliyoruz!”
“Neyi?”
“Bilmiyorum, ama seviyorum
beklemeyi…” diyor Adam.
Şair’in aklı yatıyor: “Doğru;
beklerken yaşadığını unutuyor insan!”
∘∘∘
“Duydun mu?” diyor Adam “David
Rockefeller ölmüş, 101 yaşında…
Dünyanın en zengini…
200 yaşına kadar yaşamak
istemiş ama…”
Şair istifini bozmuyor: “101 yıl
nasıl bekledi acaba; kim bilir nasıl canı sıkılmıştır yazık!" diyor ve ardından şu şiiri okuyor:
"‘Bilmemek bilmekten iyidir
Düşünmeden yaşayalım
Mâra[2]
Günü ve saatleri ne yapacaksın
Senelerin bile ehemmiyeti yoktur’"[3]
Beğendin mi ?
“Beğendim sanıyorum; ama
anlamadım!” diyor Adam. Kafası karışık…
∘∘∘
[1]
Samuel Beckett (ö. 1989), İrlandalı romancı, oyun yazayı.
[2]
Budizmde şeytan.
[3]
Asaf Hâlet Çelebi (ö. 1958)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder