Dakika
ardından gelen dakikanın…
Saat
saatin…
Gün
günün…
∘∘∘
Doğduğun
zaman hayat filmin çekilmiş, bir kasaya kilitlenmiş, gibi bir anlayışla insan
rahat eder…
Filminden
ne senin ne başkasının haberi vardır; merak etmeden yaşar gidersin…
Bundan
esinlenerek, yeniden dünyaya gelsen, aynı şeyleri yaşayacakmışın gibi
hissedersin…
∘∘∘
Durum
pek böyle değildir:
Her
saniye, her dakika, her saat, her gün, bir sonraki zaman diliminin filmi
yeniden çekilir…
Yaşadığın
hiçbir şey önceden belirlenmiş, kesin, olmazsa olmaz, zorunlu değildir…
Gen
haritanın hastalıklarını bile kesin olarak belirleyemediği yeni yeni
anlaşılmaktadır -25 yıl önceki beklentilerimizin tersine…
∘∘∘
Yaşadığın her şey –sözün bire-bir anlamıyla her şey- başka türlü olabilirdi…
Hayatın,
benliğin, dilin, içine düştüğün toplum…
Tanrı’nın
doğumda sana verdikleriyle başlar, adım adım hayatını, benliğini, dilini ve de beynini inşa edersiniz.
Şu olmasaydı
hayatım çok daha iyi olurdu, ya da keşke öyle karar almasaydım, demek pek
akıllıca sayılmaz…
Budalalıktır,
dememek için zor tutuyorum kendimi…
O
olmasaydı ya da başka türlü karar verseydin zamanında, yaşamının ne olacağını kimse bilemez…
O
zaman diliminde filmin başka türlü çekilecekti; hayatın asla düşünemeyeceğin bir
olumsallık sokağında akacaktı…
Ve
de sen o sokağı hayal bile edemezsin…
Hayatın büyük mucizelerinden biridir bu.
Hayıflanman
ahmakçadır…
∘∘∘
Mantıklı
olan, gerçek olan, işe yarar olan tek kural vardır:
Kaç
yaşında olursan ol, imkânların ne olursa olsun, nefes aldığın sürece hayatının
bir sonraki anının filmini istediğin yönde dramatik olarak değiştirebilirsin…
Yaşamın anlamı burada demlenir.
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder