21 Haziran 2017 Çarşamba

Varoluş Noktası




Doğa ile hayat bazen taban tabana zıttır…
20. yüzyılın büyük filozofu Wittgenstein (ö. 1951) bu durumu şöyle görmüştür:
Öyle bir duygumuz vardır ki, bütün olanaklı bilimsel sorular yanıtlandığında bile, yaşam sorunlarımıza daha hiç dokunulmamıştır.
Yaşam sorununun çözümü, bu sorunun yok olmasında görülür.
∘∘∘

Bilim gözünü yaşama kapatmayı seçmiştir.
Yalnız başına vermek durumundasın nasıl yaşayacağın kararını.
Ama böyle bir sorun yokmuş gibi davranırsın; çevrene bakar, imrendiklerine benzemeye çalışırsın…
Becerebildiğin kadar…
Hepsi bu!
Vazifeni yapmış, yaşam sorularını gündeminden çıkarmışsındır…
∘∘∘

Nereye kadar yaşayacaksın, görmezden gelerek?
Kendinle barışık kalmak kolay mı sanıyorsun, aklını çelerek her defasında kafan karıştığında;
Başka şeylere kafanı vererek, gündelik yaşamın bildik duraklarında…
Kolay mı avutmak düşüncelerini?
∘∘∘

Müzik, roman, hikâye, şiir, sinema bırakıp bırakıp gidecek seni, yaşamın “kendinden başka hiç kimsenin yardım edemeyeceği” tuhaf duraklarında…
Hayatının gerçek sorularını, senden başka kimsenin yanıtlayamayacağını sindirdiğin zaman varolacaksın…
Sığınacaksın yalnızlığına…
Orası varoluş noktasıdır…
Yeniden başlayacaksın yaşamaya!
∘∘∘

Yaşamın varoluş noktası, doğanın ‘mutlak sıfırı’ gibidir…
Enerji en düşük seviyede…
Hareket sıfıra yaklaşmış düşünce olmuşsun…
Yenilenmişsin…
Yürürsün yaşamın üstüne, kendi yelkenlerinle açılarak.

∘∘∘


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder