18 Haziran 2017 Pazar

Kendinle Savaşmazsan Dünyayı Yenemezsin



Kendini aşınca dünya arkanda kalır…
∘∘∘

Şöyle:
Olguların halka olup kol kola girmesinden doğan bir zincir…
Yaşamındır dünya…
Unutursan yaşamın olduğunu dünyanın, ne denli derin bilirsen bil –dünyadaki- şeyleri, koftur bildiklerin, eksiktir…
Hayata dokunamazsın; ayakların yerden kesilmiştir…
∘∘∘

Epey bir geçmişte, ilginç şeylere kafayı takmış, kimsenin girmediği patikalarda dolaşmayı seven bir arkadaşıma sordum:
-Keskin zekâsını bildiğimden sözümü esirgemedim-
“Hayattan böyle mi intikam alıyorsun?”
Neden intikam alacakmışım, diye çıkışır gibi atıldı, yaşam güzel, her dakikamı kana kana içiyorum…
Afiyet olsun!
∘∘∘

Hayatı güzelliklerle dolu arkadaşımın, belli ki, dünyası da güzeldi…
Aynı dünyanın oksijenini yakıyor oluşumuz ne tuhaf, demiştim içimden…
Dünyaya hep güzel demeliydin; insanlar güzeldi, sohbet güzeldi, müzik güzeldi, sanat güzeldi…
Akıllı olmak bu güzellikleri art arda saymanı gerektiriyordu…
∘∘∘

Hayata kötü diyen bir aklın, kulağından tutup haddini bildirecektin…
Madem geldik, olabildiğince güzel yaşamak gerek demek başka…
Madem geldik hayat mutlaka güzel olmalı demek başka –hatta budalaca- gözükmüştü bana.
∘∘∘

Nerede doğarsan doğ yanlış bir kurgunun içinde gözünü açıyorsun;
Mantıklı olmanı öğütleyen, ama ama psikolojik güdülerle yaşayıp onların mantık olduğuna inanan tuhaf güdülerle…
Anlamak, düşüncene mantıktan giysiler biçmektir; onları bulamazsan çırılçıplak hissedersin.
∘∘∘

Zamanın içindeki yolculuğuna ışık tutan lambalardan biri bile ‘anlamak’ ise, topluca sürüklenmek yerine kendi yolunu çizmenin tek yol olduğunu bilirsin…
Yapmak istediğin kendini aşarak dünyayı yenmektir…
Ya yenip hayatı, adaletsiz kurgudan acını çıkarırsın; ya da boynunu büker akıntıya koyverirsin ruhunu…
Karar vermek için bir ömür vaktin var!

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder