Kendini
aşınca dünya arkanda kalır…
∘∘∘
Şöyle:
Olguların
halka olup kol kola girmesinden doğan bir zincir…
Yaşamındır
dünya…
Unutursan
yaşamın olduğunu dünyanın, ne denli derin bilirsen bil –dünyadaki- şeyleri,
koftur bildiklerin, eksiktir…
Hayata
dokunamazsın; ayakların yerden kesilmiştir…
∘∘∘
Epey
bir geçmişte, ilginç şeylere kafayı takmış, kimsenin girmediği patikalarda
dolaşmayı seven bir arkadaşıma sordum:
-Keskin
zekâsını bildiğimden sözümü esirgemedim-
“Hayattan
böyle mi intikam alıyorsun?”
Neden
intikam alacakmışım, diye çıkışır gibi atıldı, yaşam güzel, her dakikamı kana
kana içiyorum…
Afiyet
olsun!
∘∘∘
Hayatı
güzelliklerle dolu arkadaşımın, belli ki, dünyası da güzeldi…
Aynı
dünyanın oksijenini yakıyor oluşumuz ne tuhaf, demiştim içimden…
Dünyaya
hep güzel demeliydin; insanlar güzeldi, sohbet güzeldi, müzik güzeldi, sanat
güzeldi…
Akıllı
olmak bu güzellikleri art arda saymanı gerektiriyordu…
∘∘∘
Hayata
kötü diyen bir aklın, kulağından tutup haddini bildirecektin…
Madem
geldik, olabildiğince güzel yaşamak gerek demek başka…
Madem
geldik hayat mutlaka güzel olmalı demek başka –hatta budalaca- gözükmüştü bana.
∘∘∘
Nerede
doğarsan doğ yanlış bir kurgunun içinde gözünü açıyorsun;
Mantıklı
olmanı öğütleyen, ama ama psikolojik güdülerle yaşayıp onların mantık olduğuna
inanan tuhaf güdülerle…
Anlamak,
düşüncene mantıktan giysiler biçmektir; onları bulamazsan çırılçıplak
hissedersin.
∘∘∘
Zamanın
içindeki yolculuğuna ışık tutan lambalardan biri bile ‘anlamak’ ise, topluca
sürüklenmek yerine kendi yolunu çizmenin tek yol olduğunu bilirsin…
Yapmak
istediğin kendini aşarak dünyayı yenmektir…
Ya
yenip hayatı, adaletsiz kurgudan acını çıkarırsın; ya da boynunu büker akıntıya koyverirsin
ruhunu…
Karar
vermek için bir ömür vaktin var!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder