13 Aralık 2016 Salı

Yılın 200. Yazısı






İnsanlar hep nasıl yaşayacaklarını arıyor diye düşünüyordum…

Sanki hepimiz “Yanlış hayatı doğru yaşamak” için çırpınıyor, doğal olarak beceremiyorduk!

‘Doğru yaşamı’ bulsak rahatlayacaktık…

İçimden bir ses başımın etini yedi:   

Diyecekleri varmış, ille de söylenmeliymiş; nasıl söyleyeceğini biliyormuş…

Neler, neler…
∘∘∘


Bıkmadı, usanmadı.

Sonunda pes ettim.

“Ne halin varsa gör, boyunun ölçüsünü al.”

Her şeye razı geldi.

Başladım yazmaya; herkes nasıl yaşayacağını arıyordu ya…
∘∘∘


Şöyle böyle bir yılı geçti. 

Bu 200. yazı. 12 000 kişi tıklamış!

Ne düşündüklerini tam bilemiyorum ama şaşırdığımı söylemeliyim; gerçekten!

Bunca ters esen rüzgârda kim eğlenir?
∘∘∘


Yazıların içinde nefes alıp vermeyi seviyorum.

İşin tuhafı hâlâ inanıyorum insanların yanlış hayatı düzeltmekten yorgun düştüklerine ve de doğru hayatı aradıklarına.
∘∘∘


İçindeki sesi dinlemeye vakti olmalı insanın.

Yoksa iplerini başkalarına kaptırmış kuklalara dönüşüyoruz…
∘∘∘


İçindeki sesi dinlemeye zamanın yoksa, hayatın, –bırakın doğruyu- yanlış bile değildir!

Yanlış olabilmesi için en azından konuya girebilmelisin!

İskoç fizikçi Lord Kelvin (ö. 1907) öğrencilerin sınav kağıtlarını değerlendirirken üçe ayırırmış.

Doğru olanlar, yanlış olanlar, yanlış bile olmayanlar…

Sanıyorum, cevabın en azından yanlış olabilmesi için fen bilimleri mahallesinin fizik sokağına girebilmesini şart koşuyordu.

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder