6 Aralık 2016 Salı

Önce Duygular Değişir






Ardından ‘yeni hayat’ gelir…

‘Yeni hayat’ yeni duygular demektir.

Hep aynı duygularla neyseniz ‘o’sunuz.
∘∘∘


Bir duygu haritasının içinde gözlerinizi açarsınız…

Ailenizin, mahallenizin, ülkenizin içine düşmüşsünüzdür.  

Alacağınızı alırsınız içine fırlatıldığınız ortamdan; sevdikleriniz, sevimsiz bulduklarınız oluşmuştur…

Gerisi size kalır.

Ne isterseniz ‘o’ olursunuz!
∘∘∘


Örneğin (eğer sevmedikleriniz var ise):

Hem Beethoven‘in (ö. 1827) Ay Işığı Sonatı’nı…

Hem Seyfettin Osmanoğlu’nun ( ö. 1927) Hüzzam Peşrevi’ni…

Hem de Neşet Ertaş’ın (ö. 2012) Kaşların Karasına’sını sevebilmek için duygusal haritanızı değiştirmeniz gerekir…

Bilerek ve isteyerek.

Planlı; yani aklınızla, yani düşünüp karar vererek…
∘∘∘


Bu dönemeçte bir kısır döngünün girdabında bulursunuz kendinizi.

Duygularınızın izin vermediği kararı alamazsınız, bu ‘bir’!

Karar almadan duygularınızı değiştiremezsiniz, bu da ‘iki’!

Duygularınızı değiştirmeden hep aynı yerdesinizdir…

Mutluysanız mesele yoktur;

Değilseniz ‘bir’ ile ‘iki’nin kısır döngüsünü kırmanız gerekir.
∘∘∘


Duygularınız ile düşünceniz (akıl yürütmeniz) aynı akıl yumağına sarılmış iki farkı ipliktir.

Duygularınızı okşamayan bir kararı düşünerek alsanız bile uygulayamazsınız…

İşin bir istisnası vardır:

"Duygularınız alışkanlıklarınızdır..." 

Buna aklınız yatarsa, sevmeseniz bile aldığınız kararı uygularsınız.

Sevmediğiniz şarkıyı, hoşlanmadan bile olsa yeterince dinlerseniz sevmeye başlarsınız…

Hüzzam peşrevini sevmeniz gerektiğine inanırsanız –örneğin saygı duyduğunuz kimselerin çoğu dinliyorsa- duygu haritanızı değiştireceksiniz demektir!

Sevmeyi başarıncaya dek dinleyerek…

Beethoven’i de Neşet Ertaşı’da zevk çantanıza almanın yolu bu akıldan geçiyor.
∘∘∘


Sinirbiliminin söylediği,’ insanın beynini kendisinin yapıyor olması’, bu olsa gerek…
∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder