Konuştuklarımızın yüzde doksanı,
yazılanların büyük çoğunluğu boş laftır…
Hayvan, acımasız insanın kurduğu
tuzaklara bilmeden düşer;
İnsan kendi tuzaklarına bilerek,
isteyerek…
Can sıkıntısına yenik düşmüştür!
∘∘∘
Büyük çaresizliğimiz can
sıkıntısıdır;
Tek başına ayakta kalmayı,
kendinle hoşnut olmayı becerene dek kurtulamazsın.
İnsanın kendisiyle dost
olabilmesi kolay olmaz;
Pek şanslı değilsen, yılların deneyimleriyle
bütünlenen bilinçli bir arayış gerekir…
∘∘∘
İşte bu sıkıntılı kavşakta kolaya
kaçar, kısa devre yaparsın:
Tadında bırakman gereken edilgen –pasif-
iş, aile, arkadaş birlikteliklerini abartırsın…
Kendi dostluğunu arayacağın yerde sığ arkadaşlıklardan medet umarsın.
Boş laf kapanına sıkışmışsındır…
Derdin katlanmıştır:
Hem can sıkıntısından hem de
kapandan kurtulman gerekecektir…
∘∘∘
En tehlikelisi, ne yapayım demek ki
ben böyleyim, diye uysalca boyun eğmek,
Kapanı kabullenmek, boş lafı
sahiplenmektir…
∘∘∘
Yaşamı birlikte göğüslediğin biri
varsa iş daha çetrefilleşir,
Kapandan çıkış yolu lâbirente
döner…
Boş lafın, en yakınlarını bile
senin kadar tüketmediğini,
Hatta bazılarının hayat enerjisi
olduğunu hayretle görürsün!
∘∘∘
Reçete ararsan bulamazsın…
Kendin gibi, formülün de tektir.
Unutma ‘zamanında anlayamamanın’
adıdır hayat…
Şaşarsın, aramanın yolculuğu ne
güzeldir!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder