Fransız Devriminin üç değeridir.
İnsanların özgür, eşit ve kardeş
olduğunu söyler…
Tarihin kanlı sayfalarından
biridir!
∘∘∘
Aristokrasiyi indirip ulusun
kendisini aydınlanma sahnesine çıkarmıştır bu devrim.
Bugün geldiğimiz yerde esaret, adaletsizlik ve düşmanlık
yaygındır!
∘∘∘
Neden anlatılamamıştır özgürlük,
eşitlik ve kardeşlik?
Yoksa insanlara kavramları
anlatmak olanağımız bulunmuyor mu?
Belki de anlatamıyoruz –biz kimsek?-
insanlar o nedenle anlamıyor!
∘∘∘
Aydınlanma anlatamamıştır.
Düşünmeyi yalnızca akıl yürütmek diye
kabul etmiştir.
Duygularımızı, hissettiklerimizi,
insanın kendini, bilgi çerçevesi dışında bırakmış aydınlanmanın ustası
Kant (ö. 1804).
Anlayamayınca işlem dışı
tutmuştur hayatı!
Bilgi, demiştir, doğadan
öğrendiklerimizdir, içinde insan yoktur!
∘∘∘
Piyasa çok sevmiştir bu işi.
Popper (ö. 1994) ‘açık toplum’
liberalizmini Kant üstüne kurmuştur.
∘∘∘
Bugün biliyoruz ki ‘düşünmek’
akıl yürütmekten çok daha fazlasıdır.
Önce hissetmek gelir arkasından
akıl yürütmek…
Düşünen değil hisseden
makineleriz.
Birine bir şeyi anlatmak için ‘aklını
zorlamak’ yerine ‘duygularını harekete geçirmelisiniz’…
∘∘∘
Mantığına seslenmek yerine
duygularına duyurmalısınız sesinizi.
Öğretmenin, politikacının mantığı,
duygulara can verdiği ölçüde ikna eder.
∘∘∘
Polonyalı Usta yönetmen
Kieslowski (ö.1996), devrimin başlıktaki üç değerini Mavi (kardeşlik), Beyaz (eşitlik)
ve Kırmızı (kardeşlik) adlı filmlerinde anlatmış.
Duyguları harekete geçirerek…
Mantığınıza seslenerek değil!
Seyredin, karar verin: özgürlük,
eşitlik ve kardeşlik var mı?
Öğretmen gibi anlatmak mı, sanatçı
gibi göstermek mi işe yarıyor?
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder