Başlığı yazınca aklıma başka bir
soru düştü:
“Hangi dünyayı?”
Yaşamının “mekânı ve yolu” olan
dünyayı…
Eh… Şimdi biraz olsun önümü
gördüm.
∘∘∘
Crispin Sartwell (d. 1958) kitap
yazmış:
“Kişi, kendini dünyayı seven
birine dönüştürme çabası dışında, tüm dönüştürme çabalarından vazgeçerse ne
olur?” diye merak etmiş.
“Olanı olduğu haliyle olumlarsa…”
∘∘∘
“Yanlış hayatı doğru
yaşayamazsınız.”
Yanlış hayatın mekânını ve yolunu
–dünyasını, gerçekliğini- isteseniz de sevemezsiniz.
‘Kutsal sevgisizliğinizle’ tanışırsınız
yanlış hayatta, eğer farklı bir yola girebilirseniz…
Doğru hayatınıza giden…
Zaman gelecek bu –sevgisizlik- buluşmasını
hatırlayacaksınız…
Hayatınızın başlangıç çizgisi
diye.
∘∘∘
Dünyayı seven birine dönüşmenin
yolu ‘doğru hayatına’ kavuşmak…
Doğru hayatın içindeysen şu sorunun
yanıtı kafanda apaçık ortalıktadır, elinle koymuş gibi bulursun:
“Boktan bir işte çalışıyor olsan,
çalışmayı sürdürüp delirmeyi mi; yoksa istediğin bir işe geçip açlıktan ölmeyi
mi yeğlersin?”
“Kırk katır mı, kırk satır mı
istersin?” diye soran masal sorusuna benzedi…
Başka nasıl anlatırım bilemedim.
Yaptığın iş, açlıktan ölsen bile
asla terk etmeyeceğin bir uğraşsa doğru hayatı yaşıyorsun demektir.
Değilse, çek kuyruğunu gitsin!
Yolculuk
zamanı gelmiştir!
∘∘∘
Gerçeklik dediğiniz doğru hayatın
“mekânı ve yolu” ise, dünyayı seven insana dönüşmüşsünüz demektir…
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder