30 Kasım 2016 Çarşamba

Bu Bizim Hikâyemiz (3)






Günümüzde hayatın çapaçulluğunun altında bilimin yaşamı görmezden gelmesi yatar.

Galileo’dan (ö. 1642), Descartes’a (ö. 1650), ondan Kant’a (ö.1804) giden çizgide oluşan “İnsan –bilgi- Sistemi”, bilginin ana kanallarından biri olan hayatı görmek istememiştir.

Çünkü hayat, bütünün bir parçasıdır, bütüne uymaz; tümel değil tikeldir, genel değil özeldir, evrensel değil şahsidir, kesin değil değişkendir.

Genellemeye, soyutlamaya, kavramlaştırmaya gelmez!

Aydınlanmanın çocukları olan bizler “Yanlış hayatı doğru yaşamaya çalışan”  amatörleriz.

Yaşamayı değil doğaya egemen olmayı öğrendik…
∘∘∘


İş başa düşüyor…

Kendimiz öğrenmek zorundayız hayatı.
∘∘∘


Canlılar yeteneklerini sınayarak kendileriyle yarışırken zamana aldırmaz.

Meditasyonun en etkinidir insanın yeteneklerine abanarak dünyaya kafa tutması.

Doğru yaşam hem bedensel hem de zihinsel alanda kendini sürekli test eder...

Sınar…

Başkasıyla değil kendisiyle yarışır…

Kendi kafasında yaşar…

Yarışırken her gün biraz daha öğrenir kendini…

Kendini öğrendikçe yaşamdan keyif almayı öğrenir…

Hayatla tanışır…
∘∘∘


Bedensel sınamanın güzeli golf sporudur…

Her yaşta…  

Genel algının tersine, yalnızca spor için yaparsanız çok para istemez!

İlle de pahalı golf sahalarında oynamak zorunda değilsiniz!.
∘∘∘


Zihinsel sınama ilgi duyduğunuz her alandadır…

Neyi seçeceğiniz size kalmış…

Neyin dozu kaçarsa zihni dumura uğrattığı biliniyor:

Televizyon…

“Daha daha nasılsınız?”a dayanmış sohbetler…

Popüler kültürün fal, burç, iş, para odaklı, ne doğanın ne hayatın tartışıldığı, hayatı yalnızca tüketime, sekse, yemeğe ve eğlenceye indirgeyen toplantıları…

Dozu kaçırırsanız kendinizi dünyaya karşı sınamak yerine yalnızca vakit geçirir, hayatın tadını kaçırırsınız.
∘∘∘


Akşamın gölgesi üstüme düştü.

Sindim köşeye,

Köpekten kaçan kedi…

Kurtulmak istedim;

Olmadı:

Parçalandım!

Oldu:

Kanatlandım!

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder