7 Kasım 2016 Pazartesi

İnsan Hikâyesi Olan Bir Hayat İster






Hayatın anlamı denen şey o olmalıdır!

Ruhumuz hikâyesiz yapamaz!

İçimizdeki vahşi yaşama duygusu ise rutine düşkünüdür,

Kaçar hikâyeden;

Dramatik gerilimi sevmez.
∘∘∘


Sanat gündelik hayatın hikâyesi yetmediği için vardır.

Gündelik yaşam şiirsizdir!

Sinemanın arka plan müziği onda bulunmaz.

Hikâyesiz zamanı durdurur, başkalarının ruhuna girerek rutinden intikam alırsınız sinemayla.

Müzik, gündelik hayata isyandır!
∘∘∘


Birinde, zekâsı üstün bir arkadaşıma, yaptıklarını dinledikten sonra sormuştum:

“Hayattan böyle mi intikam alıyorsun?” diye.

İnsanın içine fırlatıldığı rutini yenmeye çalışması, benim için yanlış kurgulanmış hayattan intikam almaktı.

Toplum güvenlik getiriyim derken rutini kat kat koyulaştırıyordu.

Adına ‘çalışmak’ denen bir esaret türü icat edilmiş ve de bunun bir erdem olduğu yalanı kafalara işlenmişti.

Kastettiğim, canlıların birbirlerini tüketerek ayakta kalmaya çalıştığı kurgunun, toplumun bulaştırdığı çalışma denen ‘kölelikle’ peydahlanan abukluğu düzeltmekti…
∘∘∘


“Hayattan niçin intikam alayım, öylesine güzel ki yaşamak!” diye çıkıştı arkadaşım…

Hayatın tanımlandığı biçimde mutlaka sevilmesi gerektiği içine işlenmişti!

Yazmaya çalıştığı hikâyenin aslında hayattan intikam almak olduğu fikrini sevmemişti besbelli...
∘∘∘

Polanyalı yönetmen Kieslowski’nin (ö. 1996) filmi “Veronique’nin İkili Yaşamı’, farklı hikâyelerle yaşanan aynı kişiliğin büyülü anlatımıdır.

Belki sizinki de farklı bir hikâyeyle yaşanması gereken  hayattır!

Kim bilir?
∘∘∘




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder