Hayatın anlamı denen şey o olmalıdır!
Ruhumuz hikâyesiz yapamaz!
İçimizdeki vahşi yaşama duygusu
ise rutine düşkünüdür,
Kaçar hikâyeden;
Dramatik gerilimi sevmez.
∘∘∘
Sanat gündelik hayatın hikâyesi
yetmediği için vardır.
Gündelik yaşam şiirsizdir!
Sinemanın arka plan müziği onda bulunmaz.
Hikâyesiz zamanı durdurur,
başkalarının ruhuna girerek rutinden intikam alırsınız sinemayla.
Müzik, gündelik hayata isyandır!
∘∘∘
Birinde, zekâsı üstün bir
arkadaşıma, yaptıklarını dinledikten sonra sormuştum:
“Hayattan böyle mi intikam
alıyorsun?” diye.
İnsanın içine fırlatıldığı rutini
yenmeye çalışması, benim için yanlış kurgulanmış hayattan intikam almaktı.
Toplum güvenlik getiriyim derken
rutini kat kat koyulaştırıyordu.
Adına ‘çalışmak’ denen bir esaret
türü icat edilmiş ve de bunun bir erdem olduğu yalanı kafalara işlenmişti.
Kastettiğim, canlıların
birbirlerini tüketerek ayakta kalmaya çalıştığı kurgunun, toplumun bulaştırdığı
çalışma denen ‘kölelikle’ peydahlanan abukluğu düzeltmekti…
∘∘∘
“Hayattan niçin intikam alayım,
öylesine güzel ki yaşamak!” diye çıkıştı arkadaşım…
Hayatın tanımlandığı biçimde
mutlaka sevilmesi gerektiği içine işlenmişti!
Yazmaya çalıştığı hikâyenin
aslında hayattan intikam almak olduğu fikrini sevmemişti besbelli...
∘∘∘
Polanyalı yönetmen Kieslowski’nin
(ö. 1996) filmi “Veronique’nin İkili Yaşamı’, farklı hikâyelerle yaşanan aynı
kişiliğin büyülü anlatımıdır.
Belki sizinki de farklı bir hikâyeyle
yaşanması gereken hayattır!
Kim bilir?
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder