Bir evde; bir köyde, kasabada
veya şehirde gözünüzü açtınız.
Dünyanız budur, hayatınız da bu
olur.
En azından bir süre…
∘∘∘
Neyin doğru olduğunu öğretirler
size.
Neyin iyi, kötü; neyin güzel
çirkin; neyi yanlış olduğunu…
Bu ‘onların’ hayatıdır…
‘Onların’ kimler olduğundan emin
olamazsan bile, ‘sen’ olmadığından kuşkun yoktur!
∘∘∘
Hangi soru karşısında ne yanıt
vereceğini öğretirler, sana.
Düşünürken hangi mantığı
kullanacağını…
Neyin çok önemli – bir değer-
olduğunu…
Neyi asla yapmaman gerektiğini;
Gündelik hayatı incitmeden
yaşamanın yollarını gösterirler.
∘∘∘
Bilirsin ki öğrendiklerin, ‘sen’
değilsin!
Bilirsin ki öğrendiklerin,
‘onlar’!
Öğrendiklerini ‘sen’ sanmanı
isterler onu da bilirsin…
Görürsün…
Ama davranamazsın…
Kâbusun, rüya olduğunu bilip
uyanamamak gibi…
∘∘∘
Kendini bilmezsen davranamazsın.
Ne olduğunu, niçin dünyaya
geldiğini çıkarabildiğince çıkarman, sökebildiğince sökmen gerekir!
Bunlar ‘senin hayatındır’…
‘Onların hayatının’ karşısında
ancak ‘kendi hayatını’ bilirsen ayakta kalırsın.
∘∘∘
Hayat bilgisi senin bilgindir…
Ancak onunla dikelirsin dünyanın
önünde, akıp giden zamana aldırmadan…
Hem yaşamayı hem ölmeyi
öğrenirsin…
Korkuyu savurursun, atarsın
üstünden…
Kendine kavuşursun!
∘∘∘
Hayat bilgisi, bilimin üvey
evladı ‘teknoloji’ geliştikçe daralır…
Teknolojiyi ‘senin hayatına’
giden yolu açacak biçimde kullanmayı öğrenmediğin sürece, bilim sürekli ‘onların
hayatına’ çalışır!
Sen hep öksüz kalırsın!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder