6 Kasım 2016 Pazar

Ercan Kesal'in Cama Vuran Kuşu






Bazen gökte aradığını yerde bulursun.

Kim bilir kaç yıldır bilmiyorum, kafamda içinden çıkamadığım sorularla dolaşıyorum.

Bir bakıma iyi oldu can sıkıntısı çekmez oldum.

Ama içimdeki karışıklık öylesine arttı ki, olmadık yerlerde bir parça aydınlık ararken yakalıyordum kendimi…
∘∘∘


Nasıl oluyordu da büyük kalabalıklar aklın apaçık doğrularına açıkça aykırı durabiliyordu?

Bu bir…

İkincisi:

Teknoloji –bilimin, şirketlerden olma çocuğu- ciğerlerimize toz ve asit pompalarken yığınlar çocuklarını bile umursamıyor!

Bırakın karşı durmayı, anlatsan dinlemeye değer bulmuyor!
∘∘∘


Görüyorum düşünmek akıl yürütmekten çok fazlası…

Ercan Kesal (d. 1959)  “Aklımızı zorlayan değil duygularımızı harekete geçiren şeydir esas olan” diyor, “bu da çoğu zaman ‘çok basitmiş gibi gelen küçük bir ayrıntı’dır.[1]

“İşte bu!” diyorum.

Böyle söylemeli, bu basitlikte!
∘∘∘


“Bizler illa ki düşünen makineler değiliz; bizler hisseden makineleriz, düşünmeyi de becerebiliriz!”[2] deyince de aynı şeyi söylüyoruz ama açık değil…

“‘Doğru’ otomatik olarak insanın davranışını değiştirmeli” diye açık etmeden inandığımız bir garabet –aslında büyük yanlış demeliydim- var!

Ayakta kalmaya çalışan sade vatandaşın, yanındakinden daha çok biriktirmeye çalışan beyaz yakalının umurunda değildir doğru!

Kılını kıpırdatmaz; görür, kabul eder, ama gene bildiği gibi yaşar…

Duygularının harekete geçmesini bekler; yani Ercan Kesal’in “Cama Vuran Kuşunun” peşindedir.
∘∘∘


Peki, ‘doğru’yla duyguları  hareketlenen insanlar yok mudur?

Vardır!

Diyojen (ö. m.ö. 323) gibi bilgeler, bilim insanları…

Her yüzyılda bir-iki kişi!
∘∘∘



[1] Cin Aynası, ‘Cama Çarpan Kuş’.
[2] Antonio Damasio (d. 1944) Sinirbilimci.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder