1 Eylül 2017 Cuma

Kısa Kesmek Güzeldir




Çok konuşmak, çok yazmak tehlikeli…
Lâf kalabalığı içinde çirkinliğini seçemezsin, yalancı terazilerde tartarsın kendini.
∘∘∘

Ne öğreteceksen öğret, yeter ki kısa kes,
Öyle ki çabucak söyleneni kavrasın ve bir daha unutmasın insanlar…
Latin şairi Horatius (ö. m.ö. 8) böyle söylemiş 2000 yıl önce;
Hâlâ anlaşılmış olduğundan emin değilim…
Çok lâf, silik kişilik…
Tekrar, aynı sözcüğün papağan gibi yinelenmesi, uzatmak istiyorsun beceremiyorsun; plak takılıyor…
Aynı soruya farklı sözcüklerle sıradan klişe yanıtlar çekiyorsun; durmamacasına bağırarak…
Politikacıların kazanamayanlarını bu kulakla dinleyin…
 Apaçık orta yerdedir olan biten!
∘∘∘

Tolstoy (ö. 1910) bile, bugün yazsaydı “Savaş ve Barış”ı, yüzlerce sayfa, bildiğimiz Tolstoy olur muydu, bilmiyorum…
Birçok yazar tarafından zamanımıza kadar yazılan en iyi roman sayılan Anna Karenina’yı Tolstoy bugün daha kısa yazardı gibi geliyor…
∘∘∘

Görsel Medya rekabetine karşı düzyazının, edebiyatın çözümü, şiire yaklaşmak;
Kısa kesmek…
Eksiltmek...
Becerileri fazla bilemek:
Konuyu daha iyi öğrenmek, söyleme ustalıklarını dokununca kesecek derecede keskinleştirmek…
Olmuyorsa yapana dek beklemek, çalışmayı sürdürmek, yazmamak…
∘∘∘

Yazmak, Tanrı’yla baş başa kalmaktır Cioran’a (ö. 1995) göre;
Boş lâkırdıyla oturamazsın orada…
Kendinden kaçmak Tanrı’dan kaçmaktır…
İlahiyatçıların yorumlarıyla karıştırmayın…
İnsani bir durumdur bu; kafanızdaki imgelerle anlatabileceğiniz…
∘∘∘

“Shakespeare (ö.1616) bile çok yazmış, ne o öyle oyun üstüne oyun…”
Cioran abartıyor mu?
Her canlı teslim olurmuş hayata, ayakta kalmak için istemediklerini yaparken…
Bunun kaldırımlarda gece yapılan eğlence satışlarından farkı var mıymış?
Canlılar toptan ahlaksızmış ?
Evrime boyun eğmenin sonucu olmalı!
Evrime kafa tutmadan uygarlık olur mu?

∘∘∘

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder