25 Eylül 2017 Pazartesi

Biz Teori Sevmeyiz



İnanmıyor musun?
Sınamak kolay, yakınındaki en eğitimli kişilerden başla, kuramsal baharatı yüksekçe şeyler anlatmaya çalış; bak, kaç kişi dinliyor?
Kolera salgınında hastalık kapmış bahtsız biri gibi yapayalnız kalıverirsin…
∘∘∘

Faydacılığın en cafcaflısının içinde bilinçsizce keyif çatıyoruz.
Cem Yılmaz’ın ticaretine benziyor her işimiz, somut, basit, kısa, öz olacak, göze gözükecek, ele gelecek, itince gidecek, çekince gelecek:
“Parayı al, çokomeli ver…”
Daha karmaşık ticareti sevmeyiz, elimizin tersiyle kenara koyarız…
∘∘∘

Düşündüklerini seziyorum:
Ne yapsın vatandaş, can derdinde, maişet gailesi –geçim derdi- belini büküyor, ayakta kalma çırpınışlarından derin düşünceye sıra mı geliyor, diye geçiriyorsun içinden…
İyi para kazanan diplomalısı olsa öyle mi olur, demek istiyorsun…
Doğru, onların tepkisi biraz değişik oluyor, çaktırmadan yanından sıvışmak yerine 
“Canım ciğerim, bırak en basit sorunu doktora yapar gibi incelemeyi, sadede gel!” havasıyla muhabbeti şakaya boğuyor, tatlıya bağlayarak kapatıryorlar…
∘∘∘

Bir türlü yakalayamadığımız –yüksek katma değerli- büyük balığı hatırlayıp sızlanırız da, neden kaçırdığımızı konuşmayı sevmeyiz…
Düşük katma değerli piyasanın köylü pragmatizmine, acil faydacılığına,  ters düşer…
Gözünü kapayacak üç kuruş kârlı malı ezbere yapabildiğin kadar hızla üreteceksin…
∘∘∘

Yüksek katma değerli kıymetli malların temeli…
Sözü geçen, güçlü ülke olmanın hamuru…
Her enternasyonal toplantı masasında sandalye sahibi olmanın yolu…
Garibanlığı yırtmanın sırrı…
Teoriden geçer…
Kuramı yasaklayan kanatlarını keser…

∘∘∘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder