26 Eylül 2017 Salı

Kendi Küçük Dünyan






Herkes kadar sıkılan, herkes kadar mutlu, herkes kadar mutsuz…
Herkes kadar can sıkıntı çeken, sıkıntısını bulduğu her sıradan çarenin buharında eritmeye çabalayan…
İçkiye, sigaraya, dost sohbetine, olur olmaz lâkırdılara, maça, eğlenceye, yağmurun ıslaklığına, karın soğuğuna, politikanın açmazına, paranın lânetine sığınan.
Çok yaşamak isteyip Tanrı’dan yalvar yakar zaman dilenen, ama bulduğunu ne yapacağını bilemeyenlerin dünyasıdır kendi küçük dünyaları…
∘∘∘

Benim kendi küçük dünyam…
Senin kendi küçük dünyan…
Onun kendi küçük dünyası…
Hücreler, esaret çektiğimiz;
Köhne kulübeler, pencerelerinden göklere açılmak isterken öleceğimizi bildiğimiz,
Güzele isyan etmiş barınaklar, korkakların tünediği…
Ruhun çaresizliğinden rengi atmış beton kutucuklar, içkiyle, kumarla, yemek keyfiyle, seks eğlencesiyle kurtulacağımızı sandığımız…
Meraksızlığın zehrini zoraki vakit geçirme talimleriyle akıtacağımızı düşündüğümüz…
Bizlerin hüzünlü küçük dünyaları…
∘∘∘

Aldıkları diplomayı, buldukları işleri kendi becerileri sanan, onların kanatlarında kendi küçük dünyalarını yıkıp ufuklara yükseleceklerini düşleyen saf yaratıklar…
Bizler…
∘∘∘

Eğitim de iş de senin değil, toplumun ihtiyacını düşünecektir…
Madem ki biriciksin, seni senden başka kimin düşünmesini bekliyorsun?
∘∘∘

Belki de mutluluk kendi küçük dünyana isyan edip sonuçlarına katlanmayı bilmektir.
Bunları okullarda öğretmezler;
Tekliğini benimsemenin düzeni bozacağını düşünmüş olabilirler mi?
Küçük dünyanda açacağın gediklerle  hayatını sınaman gerektiğini kendin keşfetmek zorundasın...
∘∘∘

Yekta Kopan’dan[1] (d. 1958) okuyabilirsin, yanlış sokağa saparak kendi küçük dünyandan kopma debelenmesinin dramını…
∘∘∘



[1] Yekta Kopan, Sakın Oraya Gitme, Hikâyeler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder