İnsan
yaralıdır;
Yaşamın
kurgusundaki rolünü istemeden kabullenmek zorunda kaldığından şaşkındır…
Çıkışsız
bir labirentin içinde döner durur…
Aklı
işe yaramadığından, yanlışını yaşayarak bulmak durumundadır yolunu; bakmayın
görünüşüne her insan yara bere içindedir…
Sürekli
hüzün üretir…
Kimse
kaçamaz bundan…
∘∘∘
Duyarlı
biriysen yapabileceğin fazla bir şey yoktur:
Hüznünü
damıtıp olgunlaştıracak, zamanın sırtındaki hayal kırıklığı yükünü
duyumsamayacaksın…
Topluma
kanmadan, kendini gönlüne göre ağırlamayı öğreneceksin…
∘∘∘
Fazla
duyarlı değilsen boş verirsin hüzne müzne;
Yer
değiştirme tutkusunun peşinden koşar, başkalarını yenmeye çalışarak oyalanır,
iyi yer, iyi giyer, iyi çalışır verimliliğin zirvelerine koşarsın…
(Her
hastanın yatak değiştirme tutkusuna kapıldığı bir hastanedir hayat.[1])
Hüznü
damıtmak yerine, vakit öldürerek kurtulursun ondan…
Mucizeleri
pek merak etmeden, zamanla muhatap olmadan…
Seninkinden
derin mutlulukları hiç düşünmeden, bulduğuna kolayca razı olarak…
∘∘∘
Hüznünü
damıtmadan gönlünü yatıştıramayanlar içindir bayram…
Diğerlerine her gün bayramdır!
∘∘∘
Kararınızı
verin hangi tarafa yakınsınız?
Yaşamınızda
hoş sürpriz heyecanı eksik diyorsanız, ki tuhaf bir tütsü gibi izliyordur sizi renksiz bir hiçlik…
Kanınızın
emildiğini hissedersiniz…
İç
sıkıntınızı damıtacak beceriniz eksiktir…
Nasıl
bulacağınızı düşünmek için bayramdan uygun zaman bulunmaz…
Düşüncesinin
bile yaranıza merhem olduğunu göreceksiniz…
∘∘∘
Zamanın
ruhunun büyük yanılgısının içinde debeleniyorsunuz:
Her
şeyin çaresinin para olduğu içinize kazındı; biliyorsunuz…
Hüznünüzü
damıtıp olgunlaştırarak yarattığınız size özel bir becerinin kanatlarında
kurtulursunuz içinde kaybolduğunuz labirentten…
Ruhunuzu
daha iyi ağırlamayı öğrenmenize yardım etmeyecekse bayram nedir ki!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder