Fizik
yasalarını bilmeden herkes televizyon seyredebilir.
Televizyon,
hangi bilim kuralları kullanılarak icat edilmiştir, kimse bilmez; bilmesi
gerekmez…
Ancak
3-5 kişi biliyormuş bu kuralları, onlar anlayabiliyormuş mesele edilmez…
∘∘∘
Hayat
denilen serüven buna benziyormuş…
Neymiş,
nasıl yaşanırmış, varolmak ne demekmiş, varolmanın anlamı ne diye sorulduğunda varolanları
sayıp geçermiş insanlar…
20.
yüzyılın parlak zekâlarından Alman filozof Heidegger (ö. 1976) kafaları
karıştırmış bu sözleriyle…
∘∘∘
Bir
de gitmiş Nazi Partisi’ne kaydolmuş…
Hocası
Musevi Husserl’i (ö.1938) nazileri mutlu etmek için üniversiteden atmış…
İşte
böyle, sıradan bir insan bir yanıyla…
Diğer
yanıyla bir deha: Varolmanın kitabı (Varlık ve Zaman,1927) üstüne kim ne söz
edebilir?
∘∘∘
İnsanı
soyup soğana çevirip didik didik eden üç büyük zekâ var birbirini izleyen:
İskoç
David Hume (ö.1776);18. yüzyıl…
Alman
Nietzsche (ö.1900); 19. yüzyıl…
Alman
Heidegger (ö. 1976); 20.yüzyıl
∘∘∘
Hayata
televizyon seyreder gibi bakmamanın bir yolu bu adamların dediklerine arada bir
göz gezdirmek…
Ve
düşünmek…
Biliyorum
vaktiniz yetmiyor…
Endüstriyel
insan!
Çocuk-çoluk,
iş-güç, trafik, okul taksidi, ev-araba taksidi…
Sonra
yazlık, sonra yeni iş arayacaksın, ardından çocuklara iş…
En
sonunda hastalıklar…
∘∘∘
Haksız
mı Heidegger?
Fizikle
yolu hiç kesişmemiş yığınların televizyon seyretmesi gibi bakmıyor musun
hayata?
Oysa
o kadar okudun…
Evinin,
mahallenin, köyün, kasabanın en okumuşusun…
Ama
televizyon seyreder gibi seyrediyorsun hayatı…
∘∘∘
Hindistan’da
olduğu gibi yeniden dünyaya geleceğimizi söyleyen bir kültür de yok bizde:
“Bir
dahaki sefere kıyaksın be oğlum!”[1] diye kimseyi teselli
edemiyoruz…
Ne
yaparsan bu yolculukta…
İkinci sefer yok!
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder