12 Nisan 2017 Çarşamba

Yaşamak Ciddi Bir İş




Diyorsan, hemen anlaşılır…
“Ama benim böyle bir kararım yok!” deme.
Mutlaka düşünmüş olman gerekmez; mizacın böyledir farkında değilsindir…
Yaradılışın yaşam üslubuna yansıyacaktır.
∘∘∘

Yaşamı ciddiye alıyorsan, onun bir parçası olan ölümü pek ciddiye almazsın…
Hayat sağ kalma zanaatı değildir; zamanı gerçek sevinçler içinde unutma sanatıdır.
∘∘∘

Hakiki yaşam sevinçleri her insan için sonsuzdur, kişinin becerisine kalır bulup söküp çıkarmak...
Tartışmaya yerimiz yetmez hepsini.
İki şey öne çıkıyor onları söylemek istiyorum:
Zihinsel alanda yeterli bilgiye ulaşman –başkasından duyman, okuman değil kendi başına yapman-, yeterli ahlâk’a ulaşman…
Ve…
Zihinsel veya fiziksel alanda yeterli herhangi bir beceriyi yakalaman, ardından uygulaman…
İçinde doyumsuz sevinçler doğurur…
Bağımlısı olursun bu sevinçlerin, içine çekmeden yaşayamazsın onları…
Bu birincisi…
∘∘∘

İşten-eve, evden-kahveye, evde-televizyona, televizyonda-diziye bir gündelik hayat, sevinç üretmek bir yana olanı zehirliyor….
Yalnızca bakmak, seyretmek, dinlemek, vakit geçirmek bitiriyor, bozuyor insanı; üstüne koymuyor.
∘∘∘

Gerçek yaşam sevinçlerinde bir kural vardır: yalnızca kendinle yarışırsın, başkalarıyla rekabet umurunda değildir.
Bu da ikincisi söyleyeceklerimin…
Başkalarıyla rekabette zamanın ruhunun kölesi olursun; yaşayabileceğine inandığın riskleri alarak başlarsın, sonunda bir de bakarsın mecbur kaldığın ne uçurumlara dalmışsın.
∘∘∘

Yaşamak ciddi bir iş, diyorsan, kesinlikle –ama kesinlikle- razı olmazsın yalnızca seyretmeye...
Sahneye çıkar, oynarsın…
Rolün büyüğü küçüğü umurunda değildir…
Aldırmazsın…
Çünkü sevinçler büyük, küçük, önemli önemsiz demez yüreğini doldurur…
Tek koşul kendinle yarışmayı öğrenmen…

∘∘∘


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder