Hoşça
vakit geçirmek istiyorsun yolculuğunda…
Ayakta
kalmaya çalışırken…
Ve
de önüne geçmek arzusundasın yol arkadaşlarının…
Kurguna kurulusun...
Bir
şeyleri sahiplenip oyunu bozmazsan hep aynı hikâyelerle kavrulacaksın…
∘∘∘
İmdadına
can sıkıntın yetişiyor:
Tekdüzelik,
yavanlık, vasatlık, boyun eğme;
Ölüm böyle bir şey olmalı…
Belki
de daha iyi!
∘∘∘
İçini
hüzün renklendiriyor; ışıklar tükenmiş…
Başka
şeyleri sahiplenip oyunu bozmayınca sıkıntını sahipleniyorsun…
Duvara
dayanmışsın…
Ya
yavanlıktan boğulacak, ya sıkıntınla sarmaş dolaş eriyecek…
Ya
da…
Ya
da büyülü bir şeyleri sahiplenip oyunu bozacaksın…
∘∘∘
Büyük
tuzak işte bu sapakta…
Sahiplenmeyeceğin
şeylere sarkıyor gönlün;
Çalmayı
öğrenmeden orkestra üyeliği arıyorsun!
Bozmak
bir yana; soytarısı oluyorsun oyunun…
∘∘∘
Sorun
binlerce yıldır var…
İnsan
hep aynı uçurumun kenarında:
Beklenti
yelkeninin bezi açık denizlerin rüzgârına dayanmıyor…
∘∘∘
Sahip
Olunan
“Biliyorum sahip olmadığımı
Ruhumdan engelsiz akıp gitmek isteyen
Düşünceden başkasına,
Ve bir de beni seven bir kaderin
Tadını kıyasıya çıkartmamı sağladığı
Her güzel âna.”[1]
∘∘∘
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder