9 Nisan 2017 Pazar

Konuşma Olmasaydı



Yalnız yazarak iletişim kursaydık dünya bambaşka olurdu.
Ne konuşana, ne dinleyene ne de dünyaya bir şey katan, ruh donduran sohbetlerden yakamızı sıyırırdık:
“Ne oluyor be yav?”
“Ne olsun be yav...”
Ardından, tahta sandalyelerde, gökyüzünde ve ufuklarda gezinen yorgun, heyecansız, donmuş iki çift göz…
Saatlerce usanmadan sohbet torbasından kuş çıkarma çabaları…
Her gün…
Beyhude yere…
∘∘∘

Dil, düşünce için evrildi, düşünceyi genişletmek ve derinleştirmek için, konuşma için değil…
Görevleri içinde konuşma ikincildir, dilin…
Dil kuramları böyle söylüyor.
∘∘∘

Konuşma olmasaydı düşünceye yatkın olanlar çoğalacak, öne çıkacak avantajlı olacaklardı…
Şimdi bayrağı ‘yapanlar’ taşıyor, ‘düşünenler’ arkada…
Konuşma olmasaydı bugünkü kapitalizm de olmazdı…
Düşünce eksik olmasaydı hayatların ve dünyanın yok olmasına nasıl göz yumulurdu?
∘∘∘

İnsanlar başkalarıyla değil kendileriyle yarışırdı…
Doğum günleri yerine, ürün günleri olurdu…
Yalnızca ‘hayat’ günleri yerine ‘doğru hayat’ günleri kutlanırdı…
İnsanlar ‘zamanın ruhu’ yerine ‘kendi ruhlarını’ kutlardı konuşmanın olmadığı dünyada…
∘∘∘

Düşünmeden zor yazarsınız, ama düşünmeden istediğiniz gibi saçmalayabilirsiniz –konuşabilirsiniz.
Konuşmanın olmadığı hayatta kadınla erkek bir olurdu…
Toplum çok daha az boktanlık –gerçeğe aldırmadan uydurulan özel amaç bilgisi- üretirdi.
Yalnızca konuşarak üretilen bilgi boktanlıkla doldurdu dünyayı…
∘∘∘

Niçin yazıyorum bunları; nerede çukura giriyoruz görmek istiyorum…
Canının sıkılmaması için ille de birisiyle saçmalamak zorunda değilsin…
Yalnız olduğunda da iki kişisin, kendinle yan yanasın, diyorum…

∘∘∘




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder